30 Ocak 2013 Çarşamba

Ocak Ayı Ganimetlerim-2013

   Bakalım bu ay'ın ganimetleri nelermiş... :)
   1- A.Zeynep Leyla GÜNDOĞAR-PRENS ALİ'NİN MACERALARI  blogumda da yorumlarımı paylaştım    burdan;tık tık
   2- Agatha CHRISTIE- CİNAYET SALGINI.
   3- Agatha CHRISTIE- BÜYÜK 4.
   4- Hakan GÜNDAY- PİÇ.
   5- Arthur R.G.SOLMSSEN- BERLİN PRENSESİ.
   6- Amin MAALOUF- DOĞU'DAN UZAKTA  blogumda da yorumlarımı paylaştım burdan;tık tık
   7- Selim ÇİPRUT- AS MAÇA blogumda da yorumlarımı paylaştım burdan;tık tık
   8- E L JAMES- KARANLIĞIN ELLİ TONU blogumda da yorumlarımı paylaştım burdan;tık tık
   Peki sizin Kasım ayı ganimetleriniz neler? Cevaplarınızı merakla bekliyorum!

24 Ocak 2013 Perşembe

ALTIN EJDERHA

2012-2013 Tiyatro sezonunun sekizinci oyunu da "Altın Ejderha"
Oyuncular;
Deniz TÜRALİ
Köksal ENGÜR
Ece DİZDAR
Enis ARIKAN
Saim KARAKALE

Yazan; Roland SCHIMMELPFENNIG

Yöneten ve Çeviren; Serkan SALİHOĞLU

Konusu;
Oyun bir  apartmanın en alt katındaki Altın Ejderha, Çin-Thai-Vietnam lokantasında geçer, mutfakta Uzak Doğulu aşçılar durmadan yemek pişirir. 
Aralarındaki en genç çocuk orada kaçak olarak çalışmaktadır. Çocuğun diş ağrısıyla başlayan oyunda apartmanın farklı katlarında yaşayan ve tamamen farklı hayatlara sahip olan tüm komşuları tanırız…
Balkondaki yaşlı adam ve torunu, çatı katında oturan genç çift, Altın Ejderha‘nın yanındaki bakkal, karınca ve ağustos böceği…
Herkes hayatından farklı bir şey bekler, herkes başka biri olmak ister…
Herkes Altın Ejderha‘da yemek yemeye devam eder... 

   Benim yorumum ise; Altın Ejderha Dot 'da izlediğim dördüncü oyun! Daha önce Süpernova, Öksüzler ve Sarı Ay'ı da izlemiştim. Dot'un her zaman sıradışı ve farklı bir tarzı var! Altın Ejderha'da da bunu fazlasıyla hissediyorsunuz! Özellikle oyuncular, sahne, müzikler tartışmasız çok iyi! Altın Ejderha'yı farklı tarzından dolayı beğendim ama çok etkilendiğimi söyleyemiyeceğim:( İlk izlediğim Dot oyunu olsaydı eminim çok mutlu olabilirdim ama ben Dot'un daha iyi oyunlarını izledim. 

   Ama siz daha önce Dot'ta oyun izlemediyseniz koşa koşa gidin olur mu?:)

En Güzel Hediye Kitap Diyen Kim Mi?

Blogum'un ikinci çekişi'ni de yapmış olmanın mutluluğu ile yazıyorum bu satırları:) Bakalım dokuzuncu Kitap Bağımlısı kim miş? Şimdiden keyifli okumalar!

Kazanan Kişi: Dokuzuncu yorumu yapan Gökçe oldu. Tebrikler...

22 Ocak 2013 Salı

Amin MAALOUF- DOĞU'DAN UZAKTA

   Bazı yazarlar vardır çoğu kitapsever için çok özeldir. Bence, Amin MAALOUF onlardan biri. Bizim tanışmamız Afrikalı Leo ile başladı Doğu'nun Limanları ile devam etti. Şimdi de yayınlanan son kitabı Doğu'dan Uzakta...
 Tarihimi de attım:)
Arka Kapak;
   Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf'un uzun bir aradan sonra merakla beklenen yeni romanı Doğu'dan Uzakta, kaderin ve tarihin acımasız kıskacında terk ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın hikayesini anlatıyor.

   Doğu'dan Uzakta, gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, hayalleri ve umutları olan bir grup insanın, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılmasını ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi dolayısıyla tekrar ülkelerine dönmeleriyle başlayan 16 günlük bir yüzleşmenin romanı. Romanın başkahramanı Adam, tıpkı Maalouf gibi, savaştan sonra Fransa'ya yerleşmiş ancak doğduğu topraklara sevgisi ve bir dönem içinde yaşadığı çok kültürlü ve çok dinli bu coğrafyayı anlama çabası hiçbir zaman küllenmemiştir. Ancak uzun bir aradan sonra giriştiği eve dönüş yolculuğu ve eski arkadaşlarını bulma düşüncesi sanıldığı gibi kolay olmayacaktır. Çünkü ne insanlar ne de doğup büyüdüğü toprakar aynı kalmıştır.

   Açıkça belirtilmese de Lübnan iç savaşının getirdiği yıkımlara ve Ortadoğu coğrafyasının yaşadığı kültürel, tarihsel ve toplumsal sorunlara dair çok çarpıcı gözlemlere de yer veren Doğu'dan Uzakta'da Maalouf yine en iyi bildiği şeyi yapıyor: Doğu'yu anlatıyor.

   "Geldim, gördüm, hayal kırıklığına uğradım..."
    457 sayfa o kadar çabuk bitti ki Amin MAALOUF'un kalemine doyamadım! Doğu'dan Uzakta'da savaş yüzünden bir grup arkadaşın doğdukları yerleri terkedip dünya'nın farklı yerlerine göç etmek zorunda kalmalarını ve onların kısa kısa hayat hikayelerini anlatıyor. Ama yazar geçmişten ne kadar uzağa kaçarsak kaçalım aslında geçmişte bıraktıklarımızın bize bir telefon kadar yakın olduklarını derinlemesine hissettiriyor.
   Gelen o telefonla birlikte o arkadaşların çoğu terkettikleri topraklara geri dönmek zorunda kaldıklarında asıl macera başlıyor. Son zamanlarda okuduğum en anlamlı kitaptı. Arkadaşlığın, dostluğun, ailenin, insanın doğup büyüdüğü yerlerin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor insana! Çoğu zamanda hüzünlendiriyor.:( 

Amin MAALOUF sever herkes en kısa zaman da okumalı. Daha önce hiç Amin MAALOUF okumadıysanız Doğu'dan Uzakta harika bir başlanğıç olabilir.

CM101MMXI Fundamentals

  Ben Cem YILMAZ'ı canlı canlı izleme'nin keyfini yaşamıştım ama sevgilim daha önce izleme fırsatını yakalamadığı için vizyona girer girmez aşk uğruna bu fırsatı kaçırmadan koşa koşa izlemeye gittik!

   Film aslında başlı başına canlı performansı'nın beyaz sahneye uyarlanmış hali! Evlendikten sonra yapmış olduğu canlı performanslardan birinin kaydı! Evli olduğunu burada üstüne basa basa belirtiyorum çünkü; benim izlediğim zaman bekar ve çapkın bir erkekti:) Evlilikle beraber bazı espirilerde karı koca ilişkilerini daha çok vurgulamış. Canlı canlı izleyememiş insanlar için harika bir film olmakla beraber daha önce canlı izleyebilenler için biraz sıkıcı olabiliyor. Tabii Cem YILMAZ'a karşı aaa ben bunu daha önce hem de canlı izledim diye fazla cool davranamayıp, kahkahayı patlatıyorsunuz. Vizyon da iken ilk fırsatta gidin, doya doya gülün derim!:)

20 Ocak 2013 Pazar

Blogger Kitap Anketi- TUĞÇE DADANDI

   Uzun bir aradan sonra seri'nin dördüncü buluşmasını Tuğçe DADANDI ile cumartesi günü Kitap Bağımlısı'nın klasik buluşma mekanı Den Cafe de gerçekleştirdik. Gerçekten çok keyifli bir sohbetdi. Bakalım Tuğçe neler demiş...?

*İlk okuduğunuz kitap?
Orhan PAMUK Yeni Hayat.

*Şuan ne okuyorsunuz?
Genel de birden fazla kitap okurum. Şuan Halil CİBRAN 'dan Kum ve Köpük Avare bir de Dostoyevski'den Suç ve Ceza.

*Bu zamana kadar sizi en etkileyen kitap hangisi?
Orhan PAMUK Masumiyet Müzesi.

*Ayda ortalama kaç kitap okuyorsunuz? 
Dört.

*En çok hangi tür kitapları okumayı seviyorsunuz?
Eskiden roman okurdum. Ama artık felsefi ve enerji kitaplarını okumayı daha çok seviyorum.

*Kitap alışverişinizi en çok nerden yapıyorsunuz?
  D&R ve sahafları severim ama vakitsizlikten gidemiyorum.

*Kitap okuma alışkanlığınız tam olarak kaç yaşında başladı?
Ortaokul zamanları.


*En çok sevdiğiniz Türk yazar hangisi?
Orhan PAMUK, Sabahattin ALİ, İhsan Oktay ANAR.


*En çok sevdiğiniz yabancı yazar hangisi?Patti SMITH, Paulo COELHO, Erich FROMM.


*En çok hangi yazarla tanışmak isterdiniz?Orhan PAMUK ve hayatta olsaydı Agatha CHRISTIE.


*Birgün kitap yazmak ister miydiniz? Konusu ne olurdu?Küçükken hayal ederdim. Şuan kafam da öyle bir plan yok ama ilerde yazarsam kesinlikle felsefik bir kitap olur.


*Bu zamana kadar sizi en etkileyen kitap kahramanı hangisi?Franz KAFKA Dönüşüm de ki Gregor Samsa.


*En çok kitap okumayı sevdiğiniz yer neresi?
Evim de özellikle de yatmadan önce yatağımda.


*Hiç korsan kitap aldınız mı?Evet ne yazık ki aldım! Küçüktüm pişmanım!!!


*Size ait bir kütüphaneniz var mı? Kütüphanenizde ortalama kaç kitap var?
Evet var ama ailemden ayrı yaşadığım için iki farklı yer de biri kendi evim de 50-60 kadar bir de ailemin evin de o da 100 kadar.


*Başucu kitaplarınız neler?Başucu kitabım zaman zaman değişiyor şuan için Don BOYER Çekim Yasası.


Ben bu güzel sohbet için Tuğçe'ye çok teşekkür ederim. Ona twitter , blog , facebook , tumblr , instagram 'dan takip edebilirsiniz. Ben çok severek takip ediyorum. Eminim siz de çok seviceksiniz!:)

17 Ocak 2013 Perşembe

Mevzu Kitapsa Mimlemek Bile Güzel!

  Blogu açtığımdan beri mimlemek konusunda pek bir hevesliydim. İşte o gün bugündür diyip sevgili bloggerları mimlemeye karar verdim. Çok ya da az hiç farketmez kitap okuyan herkesin evinde okumasını beklediği kitaplar vardır. Onları unutup, ihmal ettiğimizden midir? Yoksa sonu gelmeyen okunucak kitaplar listemize sürekli yenilerini eklememizden midir?Bilinmez ama o kitap kulesi hiç eksilmez aksine çığ gibi büyür gider! Bakalım benim kitap kulem de neler var? Ben kararlıyım bu sene bu kule biticek aramızda kalsın aralarında uzatmalı sevgilililerimde var!!!
    Benim kulem de toplam 16 kitap var!!!
 
 
 
  
    Benim kulem 16 katlı şimdi merak ettiğim Lulucumm , Minikkuş , Grace Kelebegingozunden ve Sevgili Bilun 'un kitap kulesi kaç katlı?:) Kızlar kulelerinizi merakla bekliyorum!!!

16 Ocak 2013 Çarşamba

En güzel hediye kitap diyenler buraya! -2

   Hediye vermeyi de, almayı da çok seven bir Kitap Bağımlısı olarak blogumdan hediye verme işi beni çok mutlu etti. Bu yüzden de ikinci hediye çekilişimi yapmaya karar verdim. Ben Charles  BUKOWSKI okumayı çok severim! Evet biraz edepsiz bir dili var ama tarzı çok iyi!
   Tek istediğim bu postun altına mail adresinizle beraber 23 Ocak saat 00:00'a kadar  yorum bırakmanız. Çekilişte kazananlar random.org ile belirlenecektir. Mail adresini yazmayan katılımcıların katılımları kabul edilmiyecektir.

Herkese bol şanslar! 

15 Ocak 2013 Salı

A.Zeynep Leyla Gündoğar- Prens Ali'nin Macerası

    Canım Ojeliparmaklar blogunda kitap çekilişi olduğunu gördüğümde almaktan hoşlandığım en iyi hediye kitap olduğundan hemen katılmıştım. Çekilişi kazandığımı öğrendiğim de çok mutlu oldum. Hem çok uzun zaman sonra ilk kez masal kitabı okuyacak olmam, hem de bugün 49 günlük olan yiğenim Masal'ın şansına katılıp kazanmış olmam:) Masal sağlıkla büyür büyümez bu masal kitabı onun:)Ona kitap okuyacağım günleri sabırsızlıkla bekliyorum...
    Tarihimi de attım:)
    Arka Kapak;
    Zeynep Leyla bir küçücük masalcı. Yaşı küçük ama hayalleri büsbüyük...Öylesine büyük ki, masalı pişiriyor, yıldızlara 'dilekler yerine gelsin' buyuruyor. Amcası ağaçları mayalıyor, insanlar hep mutlu oluyor. Elele ülkesini bile kurmuş, masalcı kız. Oyun salonunu fikir odası yapmış. Yapmış da, karanlık mağaraların zombili lordunu yaratmış. Onun çiçekleri su, toprak, yaprak yanında rüzgarı duyabiliyor...Paylaşımı bilen bir güzel kız bu küçük masalcı, öylesine ki, gökten elmaları üç üç değil, dünyadakiler sayısınca düşürüyor. Türkçe ödevinden çıkıyor yola, açılıyor masal ummanına.
   Yaratıcılığın çok hayal, çok okumak ve çok oynamak demek olduğunu biliyor. Suluboya, tebeşir kalemler sandalının kürekleri, onlarla açıyor denizi ve sözle... Kalbur samanlıkta kaybolsa da, Zeynep Leyla göl dibinin tılsımlı çiçeği Ay Torbasını bulmuş, getirip masalının ortasına kondurmuş. Hayal edip, okuyan, oynayıp çizen, tılsım yapmayı bilen Zeynep Leyla, görün bakın, daha ne masallar söyleyip yazacak, kendi masalını çizip boyayıp bizi mutlu kendini masalcı eyleyecek... Masalistana hoş geldin küçük kız...

Ayşe KİLİMCİ
    9 yaşında ki Zeynep'in hem yazdığı hem de kendi yaptığı resimlerle süslediği bir de üstüne tüm gelirini Lösev'e bağışladığı çok tatlı bir masal kitabı Prens Ali'nin Macerası. Kaç yaşında olursak olalım arada masal okumak iyi geliyor insana. Belki içinizde ki çocuğa, belki çocuğunuza, belki yiğeninize alırsınız bu kitabı. Hem Zeynep'i yüreklendirmiş olursunuz hem de Lösev'e katkıda bulunmuş olursunuz!
    Bu tatlı paket, içindeki sıcacık ve içten not, küçük hediye baykuş için Yeşim'e çok çok çok teşekkür ederim.

14 Ocak 2013 Pazartesi

EL JAMES- KARANLIĞIN ELLİ TONU

  Seri kitaplara karşı gereksiz bir tutkum olduğunu daha önce paylaşmıştım. Ama ben seri kitaplardan uzak durmaya çalışırken hep beni bulurlar! Kitaplara karşı da karşı konulamaz bir yapım olduğu için Grinin Elli Tonu'nu okurken ben zaten Karanlığın Elli Tonunun siparişini çoktan vermiştim...
Tarihimi de attım:)

Arka Kapak;
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı...
Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve edebiyen sizinle kalacak.

Ruhu yaralı genç girişimci Christian GREY'in karanlık sırlarının yıldırdığı Anastasia STEELE, ilişkilerine son noktayı koyup bir yayınevinde çalışmaya başlar.

Ama Grey'e duyduğu karşı konulmaz çekim hala etkisini sürdürmektedir. Grey yeni bir teklifle gelince ona karşı koyamaz. Nihayet her şey daha iyiye gidiyor gibi göründüğü sırada birden geçmişin hayaletleri ortaya çıkar. Anastasia, sorunlu, hırslı ve talepkar Elli Ton'un sinir bozucu geçmişi hakkında, tahminlerinin çok ötesinde şeyler öğrenir ve ilişkileri bir kez daha tehtit altına girer.

Grey içindeki şeytanlarla savaşırken, Ana da hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalır.

Ve bu kararı tek başına vermelidir...
   634 sayfanın kısmen ilk kitapla hiç alakası olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim. İlk kitapta ki Hakim itaatkar ilişkisi işin içine aşk girdiğinde nasıl tuzla buz olduğunu her sayfa da hissediyorsunuz! Grey'in Anastasia'yı kaybettiğinde aslında onu ne kadar çok sevdiğini ve hayatın onsuzken ne kadar anlamsız olduğunu fark etmesiyle başlıyor hikaye.
   Grey'in çocukluğundan, yetişkinliğine yaşadığı ağır tramvalar sonucu onun duygusuz davranışalrıyla tekdüze olan hayatını Anastasia'nın asi ama sevgi dolu kalbi altüst eder. Karanlığın Elli Tonunda harika bir aşk hikayesi okuyacaksınız! Evet ikinci kitapta da bol bol erotizm var ama ilk kitapta ki gibi rahatsız edici düzeyde değil:) Kitabın sonu harika bir kararla biterken şaşırtıcı bir ayrıntıyla merakınız ikiye katlanıyor. Ben bu satırları yazarken çoktan üçüncü kitabın siparişini verdim bile:) Siz de bu postu okuyupta kitabı okumaya karar verdiyseniz keyifli okumalar...

3 Ocak 2013 Perşembe

Pi'nin Yaşamı/ Life Of Pi

  Filmi izledikten sonra filmin bir kitabı olduğunu öğrenmem de çok güzel oldu:( Önce kitabını okuyup, hayallerimde filmini çekip Anq Lee mi daha güzel çekmiş yoksa ben mi diye karşılaştırmak isterdim! Madem kitaptan önce filmi izledim en kısa zaman da kitabını okuyup kendi filmimi hayallerimde çekmeye karar verdim:)

Hindistan’dan Kanada’ya giden bir yük gemisi, içindeki hemen hemen tüm canlılarla birlikte trajik şekilde batar. Bir can kurtaran filikası, uçsuz bucaksız vahşi Pasifik Okyanusu'nun ortasında yapayalnız kalır. Sandalın hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, Richard Parker adında üç yüz kiloluk bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktan oluşmaktadır. Pi'nin hayvanat bahçesi işleten ve hayvanlarıyla göç yoluna koyulan ailesi, batan gemide yaşamını kaybetmiştir.
Pi, kurtuluş yok gibi görünen bu okyanusta zayıf bir sandalda yanındaki hayvanlarla birlikte hayatta kalma savaşı verir ve keskin zekası ve zooloji bilgisiyle besin zincirine kurban gitmez. Ama şimdi Bengal Kaplanı ile teknede baş başa kalmıştır. Dev kaplana yem olmamak için hayvanla anlaşmanın ve yakınlaşmanın yollarını bulur. Sıra dışı yolculuk sona ermeden büyülü bir adaya varacaktır...
Daha da enteresanı Pi'yi canlandıran Suraj Sharma'nın ilk oyunculuk deneyimi. Filmden çıktığımda ben aynı durumda olsam ne yapardım diye düşünmekten kendimi alamadım. En kısa zaman da herkesin izlemesi gereken büyüleyici bir film...Şimdiden iyi seyirler:)

2 Ocak 2013 Çarşamba

Selim ÇİPRUT- AS MAÇA

   As Maça ne zamandan beri aklımda olan ama bir türlü okumak için fırsat yaratamadığım bir kitaptı. Okuduktan sonra bunca zaman ertelediğim için çok kızdım! Bu zamana kadar hangi kitabı okumak için ertelesem o kitabı çok beğeniyorum tecrübeyle tespittir.
    Tarihimi de attım:)

    Arka Kapak;
   Bazı kötü anlar olur insanın hayatında. Çaresiz hissedip kendini dış dünyaya kapattığı, inancı olmasa da Allah'a sığınıp bir "Mucize" dilediği. Bu, kişinin çaresizliği değil acizliğidir aslında. Halbuki çevresindeki insanlara baksa aradığı "Mucize'yi onlarda bulması imkansız değildir. Yeter ki inandıkları tek bir cümle olsun hayatlarında: "Her insanın hayatında O'nu mucizelere götüren bir AS MAÇA'sı vardır". Emin olun siz o AS MAÇA'yı bulamayacağınızı düşünseniz de o sizi er ya da geç mutlaka bulacaktır.
   
   "AS MAÇA" henüz çocukken birbirine bağlanan, farklı kişiliklere sahip olan dört erkek arkadaşın, zamanla hayatın zorluklarına karşı omuz omuza dimdik ayakta durup, hayattan ve birbirinden asla vazgeçemediklerini anlatan bir dostluk öyküsüdür...

    288 sayfa AS MAÇA o kadar sürekleyici ve akıcı okunuyor ki kitap ne zaman bitti, ben nasıl okudum inanın hatırlamıyorum. Kitapta ortaokul da yolları kesişen huyları, kişilikleri, zevkleri, hayata bakışları birbirinden farklı dört gencin dostluğunu anlatıyor. Okul yıllarını, askerliklerini, ilk aşklarını, evliliklerini, çocuklarını, sevdiklerini kaybettikleri zamanları o kadar içten ve samimi anlatmış ki Selim ÇİPRUT uzun zaman sonra ilk kez bir kitabı okurken bu kadar ağladım. Hele ki kitabın sonunda ki hüzün beni mahvetti. Yazar'ın ikinci kitabı CİVA 7 Ocak'ta kitapçılarda yerini almadan AS MAÇA'yı mutlaka okuyun derim...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...