Göklere Anlat'ı çok sevdiğim arkadaşım Burçikoo 'nun tavsiyesi üzerine okudum. Onun hayatının en anlam katan kitabı olduğu için başlarken baya heyecan yapmadım desem yalan olur ama Göklere Anlat'la ilk karşılaşmamızda birbirimize çok ısınamadık. :( İlişkimize bir süre ara verdikten sonra tekrar neyse ki mutlu sonla bitirdik....
Tarihimi de attım:)
Arka Kapak;
Kim olduğunuzu geçmişiniz belirler...
"Enrica James'in duyarlı öyküsü, otların üzerindeki çiğin parlak tazeliği gibi...Baştan sona keyifle okunuyor."SUNDAY EXPRESS
"Komik, üzüntülü ve sinirlendiren ama elinizden bırakmadan okuyacagınız mükemmel bir başyapıt."WOMAN'S REALM
"Okuyucular, duygusal ve iğneleyici bir üslubun karışımı olan bu enfes romana bayılacaklar."DAİLY MAİL
"Skandal, öfke, suçlamalar ve öç, hepsi Erica James'in bu sürükleyici romanında bir araya gelmiş."STİRLİNG OBSERVER
"Akıllıca ve detaylı çizilmiş yardımcı karakterlerle, keyifle okunan bir roman. Eger romantizm için uygun bir ruh hali içindeyseniz, elinizde harika bir roman var."PRİMA
"Elinizden bırakamayaagınız ve kendinizden bir parça bulacagınız bu romanı okumaktan zevk alacaksınız."WOMAN'S OWN
480 sayfada iki kız kardeşin başından geçen acıklı bir hikayeye şahit olacaksınız! Önce babalarını sonra annelerini çok acı bir şekilde kaybettikten sonra büyükanne ve büyükbabası'nın yanına taşındıklarında asıl macera başlıyor. Büyükanne ve büyükbabası'nın yanında bir şekilde büyürlerken öyle bir olay başlarına geliyor ki hayatlarının neredeyse 30 yılını acı ve özlem dolu geçirmek zorunda kalıyorlar. Ancak geçmişin aslında ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar hiç bir zaman peşlerini bırakmadığını anlıyorlar.
Önce Göklere Anlat beni içine almadıysada sonra anlaşır olduk ve ben de bir solukta okudum ama tek sıkıntı benim pembe dizi tadında ki kitapları sevmememdi!!! Böyle kitaplardan hoşlanmama rağmen kitap bana o kadar güzel dersler verdi ki bu kitap sırf bu sebepten dolayı bile okunur... Bakalım siz bu kitabı okuduktan sonra neler hissediceksiniz???
O zaman size keyifli okumalar...
31 Ekim 2012 Çarşamba
30 Ekim 2012 Salı
Roma'ya Sevgilerle
Kısa özeti;
Amerikalı tanınmış mimar John, gençliğinin kenti olan Roma’da tatildedir. Gençliğinin sokaklarında gezerken, henüz genç bir adam olan Jack ile karşılaşır. Jack'in ise başında sevgilisi Sally’nin güzel ve belalı arkadaşı olan Monica derdi vardır. Jack Monica’ya gitgide aşık olurken, Jack'de onda kendi gençliğini görür...
Woody Allen, Avrupa turunun Roma durağı olan son filminde, seyircisini ölümsüz bir şehir olan Roma'da birbirinden farklı karakterlerin birbirinden farklı hikayelerinin içine sokarak, bazen şehrin herhangi bir sakini bazen de yazın gelen herhangi bir turistin hayatına girerek romantik ve macera dolu bir geziye çıkartıyor. İtalya'ya çeşitli nedenlerle gelen Amerikalılar ve İtalyanların başlarından geçen romantik ve komik anlar birbirinin içine geçiyor. Alec Baldwin, Ornella Muti, Penolope Cruz, Jesse Eisenberg, Alisson Pill, Roberto Benigni gibi oyuncuların bir araya geldiği film, güçlü oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor.
Woody Allen, Avrupa turunun Roma durağı olan son filminde, seyircisini ölümsüz bir şehir olan Roma'da birbirinden farklı karakterlerin birbirinden farklı hikayelerinin içine sokarak, bazen şehrin herhangi bir sakini bazen de yazın gelen herhangi bir turistin hayatına girerek romantik ve macera dolu bir geziye çıkartıyor. İtalya'ya çeşitli nedenlerle gelen Amerikalılar ve İtalyanların başlarından geçen romantik ve komik anlar birbirinin içine geçiyor. Alec Baldwin, Ornella Muti, Penolope Cruz, Jesse Eisenberg, Alisson Pill, Roberto Benigni gibi oyuncuların bir araya geldiği film, güçlü oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor.
Woody Allen keşke benim dedem olsa diye hayal kuran bir insanım ben:) Filmlerini de en az kitapları kadar çok seviyorum desem yalan olmaz:) Roma'ya Sevgilerle tabii ki bir ''Midnight in Paris'' tabi ki bir ''Barcelona Barcelona'' değil ama benim Woody dedeme olan hayranlığımdan dolayı benim için çok keyifi bir filmdi. Benim henüz Roma'yı görmeye fırsatım olmadı ama Roma'yı daha önce görmüş olsaydım eminim filmi izlerken daha çok keyif alırdım. Alışılmışın dışında romantik komedi izlemek isterseniz, mutlaka izleyin derim:)
22 Ekim 2012 Pazartesi
VICKI MYRON - DEWEY
Kedilerden korkmama rağmen içinde yada kitabın isminde sürekli kedilerin olduğu kitapları seçmemin mantıklı bir açıklaması var mı? Bence YOK!
Şu etrafımda hep yanlış anlaşılıyor.. Ben kedileri seviyorum ama korkuyorum. Dewey'i okuduktan sonra kedileri sevmemek mümkün değilken ne yazık ki benim korkum hala devam ediyor. :(
Kitabıma ne yazık ki tarih atmamışım. Bu arada kitapların üzerine etiket yapıştırılmasından hiç hoşlanmıyorum!!!
Arka Kapak;
Dünyanın en ünlü kedisi DEWEY'in öyküsü...
Bir kedi sizin üzerinizde ne kadar etkide bulunabilir? Bir kedi kaç kişinin yaşantısını etkileyebilir? Terk edilmiş bir yavru kedi klasik bir Amerkan kasabasındaki küçük bir kütüphanede nasıl dünya çapında ünlü olur? Dewey'in büyüleyici öyküsünü okumadan bu sorulara yanıt veremezsiniz.
Dewey'in öyküsü olası en kötü durumda başlıyor. Yanlızca birkaç haftalık yavru iken, yılın en soğuk gecesinde Spencer kasabası Halk Kütüphanesine sığınır. Kütüphane yöneticisi Vicki Myron ertesi sabah onu bulmuştur. Myron alkolik kocasından ayrılmış, gögüs kanseri olan çocuklu bir kadındır. Dewey onun ve personelin kalbini kazanmıştır ve yukarı doğrularak ve soğuktan neredeyse donmuş patisini kaldırarak onlara teşekkür edecektir. Sonraki on dokuz yıl boyunca Spencer halkı onun heyecanını, sıcakkanlılığını ve (bir kediye özgü) insancıllığını ve her şeyden önce en çok kimin ihtiyacı varsa onun yanına gitmesini sağlayan altıncı hissini yaşayacaktır.
Onun ünü başka kasabalara ve ardından başka eyaletlere doğru artar ve sonunda tüm dünyaya ulaşır. Dewey yanlızca bir dosttan daha fazlasıdır; o genel olarak tarımla geçimini sağlayan bu kasabanın insanları için bir gurur kaynağı olmuştur.
303 sayfaya on dokuz yıl sığdırılmış bir kitap!!!
Daha önce bazı kitaplarda da dediğim gibi arka kapak yazısı o kadar güzel özetlemiş ve anlatmış ki bunun üstüne ne yazsam fazla olacak. Ama yine de yazmak gerekirse; ölmek üzere bulunan minikle ilk karşılaşmadan sonra bitmeyen bir hikayeyi anlatıyor. Dewey kesinlikle önceki hayatında insandı çünkü, kitabı okurken bir kedi bu kadarınıda yapamaz diyorsunuz. Bir süre kedi olmaktan çıkıp kütüphanenin bir çalışanı gibi çalışan Dewey'inde kendi has görevleri olduğunu okuyacaksınız. Önce kütüphanedekiler sonra kasabadakiler sonra da yakın eyaletler derken bir süre sonra akıllara zarar kedi üstü insancıl davranışlarıyla dünyaca ünlü bir kütüphane kedisi oldu Dewey.
Kedilere özel ilginiz olsun, olmasın ya da sıkı bir kediseverseniz kesinlikle DEWEY'in hikayesini okumalısınız!!!
Şu etrafımda hep yanlış anlaşılıyor.. Ben kedileri seviyorum ama korkuyorum. Dewey'i okuduktan sonra kedileri sevmemek mümkün değilken ne yazık ki benim korkum hala devam ediyor. :(
Kitabıma ne yazık ki tarih atmamışım. Bu arada kitapların üzerine etiket yapıştırılmasından hiç hoşlanmıyorum!!!
Arka Kapak;
Dünyanın en ünlü kedisi DEWEY'in öyküsü...
Bir kedi sizin üzerinizde ne kadar etkide bulunabilir? Bir kedi kaç kişinin yaşantısını etkileyebilir? Terk edilmiş bir yavru kedi klasik bir Amerkan kasabasındaki küçük bir kütüphanede nasıl dünya çapında ünlü olur? Dewey'in büyüleyici öyküsünü okumadan bu sorulara yanıt veremezsiniz.
Dewey'in öyküsü olası en kötü durumda başlıyor. Yanlızca birkaç haftalık yavru iken, yılın en soğuk gecesinde Spencer kasabası Halk Kütüphanesine sığınır. Kütüphane yöneticisi Vicki Myron ertesi sabah onu bulmuştur. Myron alkolik kocasından ayrılmış, gögüs kanseri olan çocuklu bir kadındır. Dewey onun ve personelin kalbini kazanmıştır ve yukarı doğrularak ve soğuktan neredeyse donmuş patisini kaldırarak onlara teşekkür edecektir. Sonraki on dokuz yıl boyunca Spencer halkı onun heyecanını, sıcakkanlılığını ve (bir kediye özgü) insancıllığını ve her şeyden önce en çok kimin ihtiyacı varsa onun yanına gitmesini sağlayan altıncı hissini yaşayacaktır.
Onun ünü başka kasabalara ve ardından başka eyaletlere doğru artar ve sonunda tüm dünyaya ulaşır. Dewey yanlızca bir dosttan daha fazlasıdır; o genel olarak tarımla geçimini sağlayan bu kasabanın insanları için bir gurur kaynağı olmuştur.
303 sayfaya on dokuz yıl sığdırılmış bir kitap!!!
Daha önce bazı kitaplarda da dediğim gibi arka kapak yazısı o kadar güzel özetlemiş ve anlatmış ki bunun üstüne ne yazsam fazla olacak. Ama yine de yazmak gerekirse; ölmek üzere bulunan minikle ilk karşılaşmadan sonra bitmeyen bir hikayeyi anlatıyor. Dewey kesinlikle önceki hayatında insandı çünkü, kitabı okurken bir kedi bu kadarınıda yapamaz diyorsunuz. Bir süre kedi olmaktan çıkıp kütüphanenin bir çalışanı gibi çalışan Dewey'inde kendi has görevleri olduğunu okuyacaksınız. Önce kütüphanedekiler sonra kasabadakiler sonra da yakın eyaletler derken bir süre sonra akıllara zarar kedi üstü insancıl davranışlarıyla dünyaca ünlü bir kütüphane kedisi oldu Dewey.
Kedilere özel ilginiz olsun, olmasın ya da sıkı bir kediseverseniz kesinlikle DEWEY'in hikayesini okumalısınız!!!
21 Ekim 2012 Pazar
OYUN
2012-2013 Tiyatro sezonunun üçüncü oyunu da ''OYUN'' :) Oyun içinde oyun gibi oldu. Bakalım OYUN nasıl bir oyunmuş.. :)
Oyun; Samuel Beckett'in kısa oyunlarından "OYUN" kül küpleri içinde sadece başları görünen ve iki kadın bir erkek olan oyun kişilerinin, sıkışıp kaldıkları soyut bir mekan ve durumda yine soyut bir ışığın üstlerinde dolaşmasıyla, hızla konuşarak, konusu geçmişte yaşanmış bir aşk üçgeni olan sıradan öykülerini anlatmaya zorlandığı, tekrarlarla gelişen bir oyundur. Bu kez Şahika Tekand'ın rejisi ile seyirci karşısına gelen "OYUN" da, küçük dünyalarına sıkışmış günümüz kentsoylu insanının, sonözgürlük alanlarını da, giderek hareketsizleştirilerek ve aynılaştırılarak kaybettiği zorlu varolma ve kendini ifade etme mücadelesi; huzur ve dinginlik ararken içine düştüğü karmaşa, sıradan ve trajikomik bir öykü çerçevesinde dile getirilmektedir.
Oyun; Samuel Beckett'in kısa oyunlarından "OYUN" kül küpleri içinde sadece başları görünen ve iki kadın bir erkek olan oyun kişilerinin, sıkışıp kaldıkları soyut bir mekan ve durumda yine soyut bir ışığın üstlerinde dolaşmasıyla, hızla konuşarak, konusu geçmişte yaşanmış bir aşk üçgeni olan sıradan öykülerini anlatmaya zorlandığı, tekrarlarla gelişen bir oyundur. Bu kez Şahika Tekand'ın rejisi ile seyirci karşısına gelen "OYUN" da, küçük dünyalarına sıkışmış günümüz kentsoylu insanının, sonözgürlük alanlarını da, giderek hareketsizleştirilerek ve aynılaştırılarak kaybettiği zorlu varolma ve kendini ifade etme mücadelesi; huzur ve dinginlik ararken içine düştüğü karmaşa, sıradan ve trajikomik bir öykü çerçevesinde dile getirilmektedir.

Oyun benim için çok farklı bir deneyimdi. ''Absürd'' tiyatronun en güzel örneklerinden biri. Tek perde ve 50dk. sürüyor. Kutuların içine yerleşmiş onbeş oyuncunun bir konuya bağlı ama birbirinden bağımsız olarak akıcı ve hızlı bir dilde sürekli aynı bölümlerin tekrarından oluşuyor,en önemlisi de ışıklarla sırası gelen oyuncunun kutucuğu aydınlatılarak oynanan çok değişik bir oyun. Sıkı bir tiyatrosever olarak değişik bir tür izlediğim için mutluyum, hayatınızda değişiklikler yapmayı seviyorsanız, farklı bir deneyim arıyorsanız bence izlemelisiniz. Salonda anlamdıramayıp sıkılanlarda olmadı desem yalan olur:)
Not: Kötü haber ne yazık ki Kasım ayı programına OYUN alınmamış :( Ama takipteyim aralık ve sonrası programa dahil olunca sizinle paylaşıcağım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)