29 Nisan 2013 Pazartesi

Nisan Ayı Gaznimetlerim- 2013



    Bakalım bu ay'ın ganimetleri nelermiş... :)

   1- Orhan KEMAL- CEMİLE.
   2-Irvin YALOM- BUGÜNÜ YAŞAMA ARZUSU.
   3- P.C.CAST- Kristin CAST- İŞARET blogumda da yorumlarımı paylaştım burdan; tık tık
   4- Yaşar KEMAL- KARINCANIN SU İÇTİĞİ/ BİR ADA HİKAYESİ-2 blogumda da paylaştım burdan; tık tık
   5- Yaşar KEMAL- TANYERİ HOROZLARI/ BİR ADA HİKAYESİ-3.
   Peki sizin Nisan  ayı ganimetleriniz neler? Cevaplarınızı merakla bekliyorum!

19 Nisan 2013 Cuma

Edepsiz Komedi

2012-2013 Tiyatro sezonunun on birinci oyunu da "Edepsiz"
   Bu aralar şansım tiyatro biletlerinden yana:) Dün yine hastane de sessiz sakin kitabımı okurken Twitter da bir arkadaşımın paylaştığı ücretsiz tiyatro daveti ile karşılaştım, hemen küçük bir araştırma yaptığımda ne kadar gidilip, izlenmesi gereken bir oyun olduğunu anladığım an hızlıca bir rezervasyon ve sevgilimi ikna ettikten sonra düştüm yollara...
   Metin ZAKOĞLU'nun aslında hepimiz ekranlardan tanıyoruz ama ne yalan söyliyim ben tiyatrocu yanını ve yaptığı taktirlik işleri bilmiyordum! Kendisi bir süre bir evin salonunu tiyatro sahnesi olarak kullanmış sonra tiyatro'ya gidemeyen fiziksel engelli tiyatro severlerin evlerine gidip onlara tek kişilik gösteriler yapmış. Şimdide kendine ait cafetheatre da kapalı gişe oynuyor. Bu tiyatro'nun diğer salonlardan farkı da hem yemeğinizi yiyip, birşeyler içip sevgilinizle biralarınızı tokuştururken güle oynaya oyunu izliyorsunuz! Benim için farklı bir deneyimdi. Metin ZAKOĞLU oyunu seyirci'nin üstüne oynamayı sevdiğinden biz dün dediğine göre edepli bir seyirci olmasından dolayı Edepsiz adlı oyunu izliyemedik. Ortaya karışık yaptığı oyun bile izlemeye değerdi.
   Farklı bir deneyim, sıcak, samimi bir oyun, üstüne de bol kahkaha atmak istiyorsanız mutlaka gitmelisiniz...

16 Nisan 2013 Salı

P.C CAST- KRISTIN CAST- İŞARET

    Alacakaranlık serisinden sonra bir daha bir vampir serisi okuyacağımı söyleselerdi güler geçerdim. İşaret'ten sonra anladım ki kitap konusunda da büyük konuşmamak gerekmiş. Allah'tan bu seriye başlarken haklı sebeplerim vardı. Kız kardeşim evini taşırken kütüphane temizliği yapmaya karar verip yaklaşık 10 kadar kitabı ayırınca kitaba doymayan bir Kitap Bağımlısı olan ben dayanamayıp aldım.:) Yeniden bir vampir serisine başlayarak iyi mi yaptım kötü mü? Orasını bilemem ama o cici kitapların yabancı evlere gitmesine gönlüm asla razı gelmezdi bunu biliyorum. :)
    Tarihimi de attım!
    Arka Kapak;
    On altı yaşındaki Zoey. İz sürücü tarafından işaretlendiğinde, eski hayatının geride kaldığını anlamıştı. Şimdi artık, arkadaşlarından ve ailesinden ayrılıp çalışması gereken tek dersin Vampir 101 olacağı Gece Evi'ne yerleşmek zorundaydı.
     Tabii ki her zaman bir bityeniği olurdu ve bu bu defaki açık ve netti: Başarısız olursan, ölürsün...
     Zoey Montgomery! Gece seni seçti; ölümün doğuşun olacak. Gecenin tatlı sesine kulak ver. Kaderin seni Gece Evi'nde bekleyecek.
    İşaret, alışılagelmiş vampir kitaplarından çok farklı! Tamam yine az da olsa kan, gece ve gündüz olayı, ışığa karşı hassasiyet var ama bu kitap da işin içine kediler ve adı gibi işaretlerde girmiş durumda! Bir de kimse vampir olmanız için gelip ısırmıyor! Vampirler sizi seçiyor ve işaretliyorlar. Bir gün önce herşey normalken bir gün sonra işaretlenmiş olmak Zoey için de çok kolay olmadı. İşareti ile ortalarda dolaşırken arkadaşlarının ve ailesi'nin verdiği tepkilerle başa çıkmaya çalışan küçük Zoey, Gece Evi'ne girdiğinde de İşaret'in bu kadar ilgi çekip başına iş açacağından habersizdi. Zoey'in işaretlenmesini, işaretlendikten sonra çevresinin verdiği tepkiyi, Gece Evi'ni, işaretinin niye bu kadar özel olduğunun tüm yanıtları bu kitapta! Siz bu yazıyı okurken ben seri'nin ikinci kitabına başladım bile:)

14 Nisan 2013 Pazar

OVERSPILL...YÜKSEK

2012-2013 Tiyatro sezonunun onuncu oyunu da "Yüksek"
Oyuncular;
Mehmetcan MİNCİNOZLU
Onur ÖZTAY
Aykut AKDERE

Yazan; Ali TAYLOR


Uyarlayan, Yöneten ve Çeviren; Tuğrul TÜLEK


Konusu;

   Herkes dövüşmek ister, dövüşmeyi, dövüş izlemeyi sever. Gerçekten dövüşmeyi sevmezseniz bile, yumruk dalaşını, kaburgalara atılan bir tekmeyi, dövüş öncesi hırlaşmayı seversiniz. İtişip kakışmaları, sokak kavgalarını, boksu, futbolcuların birbiriyle dalaşmasını izlemeyi seversiniz. Futbol seversiniz, o bir dövüş türüdür; tenis bir dövüş türüdür; bilgi yarışmaları bir dövüş türüdür; kağıt oyunları dövüş türüdür.

   Kim istiyor ki dünyada barış? Ben istemiyorum.


   Barışla ilgili hiç bir şeyi dert etmeyin, her şey böyle kalsın...


   Benim yorumum ise; Yüksek, Dot da izlediğim dördüncü oyun. Daha önce Süpernova, Öksüzler ve  Altın Ejderha 'yı severek izlemiş bir Dot tutkunuyum:) Her oyun mu sıra dışı olur, her oyunu izleyiciye nasıl bu kadar hissettirebiliyorlar, tek perdelik o performas bir dakika bile nasıl düşmez ben anlıyamıyorum! Kesinlikle her tiyatro sever bir Dot oyunu izlemeli.


Yüksek; Baron, Pıt ve Çakı isimli üç arkadaşın bir İstanbul gecesinde başlarına gelen sıra dışı olayları anlatıyor. Bu üç sıkı arkadaş birbirlerine üç panpalar diyorlar. Panpaların bir gece gezmesinde patlayan bomba ile hayatları da değişiyor. Sonra herkes kötü giden olayları eski olağan ve iyi haline geri döndürebilmek için hikayeyi ele alıp, kendi hikayesini yazmaya başlıyor. Mehmetcan, Onur ve Aykut'un performansı harika en kısa zaman da MUTLAKA izlemelisiniz!



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...