Ahmet ALTAN'la ilk tanışmam En Uzun Gece kitabı ile başladı sonrasında nedense başka bir kitabını okumak için fırsatım olmadı. Ne zaman son kitabı Son Oyun çıktı o zaman işte zamanı dedim...
Tarihimi de attım:)
Arka Kapak;
Daha orada, o anda en tehlikeli yanının, istediği anda şefkat uyandırabilmesi olduğunu anlamıştım. Tanrı, hep aynı emri verdi, "Şehvetten sakının." Bu emre uyamadı, çelişkilerden hoşlanan Tanrı kendi emriyle bile çatışacak kadar güçlü bir şehvet vermişti hepimize, bu zavallı kullarından o görkemli yaratıcılığının ürünü olan şehvetle dövüşmesini istemişti. Kim Tanrı'nın yarattıklarıyla baş edebilir ki? Hiçbirimiz edemedik, en masumlarımız bile rüyalarında günaha bulaştı, emre uyamadık amaşehvete karşı dikkatli olmayı, şehvetle boğuşmayı, onu bastırmak için uğraşmayı, ondan kaçmaya çalışmayı öğrendik, yenilsek de zayıf bir kalkanımız, ince bir zırhımız oldu. Şefkat öyle değildi. Tanrı şehvetin yolunu kapatırken şefkatin yolunu sonuna kadar açmıştı, kimse şefkatin yolunda yürürken tedirgin olmaz, kuşku duymaz, kaçması gerektiğini düşünmezdi. Yüzündeki gizli gülümsemesinden anlaşıldığı gibi o bunu içgüdüleriyle sezmiş, Tanrı'nın yasakladığı topraklara girmek için Tanrı'nın şefkatli bir "Truva Atı" gibi kullanmayı öğrenmişti, her erkek kapılarını açıp o atı gönül rahatlığıyla içeri alıyordu. Tanrı'nın söylemeye vakit bulamadığını söylemek bana düşecekti, "Güzel kadnların uyandırdığı şefkatten korkun."
408 sayfayı bir solukta okuyabileceğiniz harika bir roman. Son Oyun'u okumadan önce ne yazık ki fazlasıyla olumsuz yorumlar alarak başlamama rağmen ben keyif alarak okumaya çalıştım:) Yazı yazmak bana göre Dünya'nın en zor işi eminim bunu okuyan azıcık ucundan yazmaya başlayan ya da yazan herkes benim gibi düşünüyordur. O yüzden insanların kitapları ağır bir şekilde eleştirmelerine dayanamıyorum. Son Oyun'u okuduktan sonra ne demek istediğimi çok iyi anlıyacaksınız!!!
Kitapta roman yazmak için kendine sakin ve huzurlu bir kasaba arayan bir yazar'ın başından geçenleri anlatıyor. Deniz kıyısında şirin mi şirin bir kasaba buldum diye sevinirken yazarımız kasaba da olan cinayetlerden, kumpaslardan, hazineden, saçma sapan ilişkilerden habersizdi. Olayların içine girmeye başladıkça olaylar daha da gizemli bir hal aldı. Bir de bu karmaşanın içine aşk, seks, şehvet girince okunası bir roman olmuş Son Oyun. Yaz'ın kumsalda ne okusam diyorsanız Son Oyun da doğru tercih derim...
30 Mayıs 2013 Perşembe
28 Mayıs 2013 Salı
Yaşar KEMAL- ÇIPLAK DENİZ ÇIPLAK ADA- BİR ADA HİKAYESİ 4
Bir Ada Hikayesi'nin sonuncu kitabı olan Çıplak Deniz Çıplak Ada ile dörtlemenin ne yazık ki sonuna geldik:( Yaşar KEMAL okumaya o kadar alışmışım ki sanırım özliyeceğim ama bu özlemi en yakın zamanda İnce Memed serisine başlayarak bitirmeyi planlıyorum... Çıplak Deniz Çıplak Ada yazımı okumadan önce serinin ilk kitabı Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana , ikinci kitabı;Karıncanın Su İçtiği , üçüncü ise Tanyeri Horozları'nı okuyabilirsiniz!
Tarihimi de attım:)
Arka Kapak;
Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan'a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır.
Dörtlünün son kitabı Çıplak Deniz Çıplak Ada'da, geçmişin yaraları kapanmaya yüz tutmuştur ama tam olarak değil. Lena Ana'nın hasretle yolunu beklediği kayıp oğulları geri dönmüştür ama bütün balıkçıların reisi Hıristo'nun başına beklenmedik bir olay gelir.
"Yaşar Kemal şiirsellikle yaşanmışın tadını birleştiren büyük bir ustadır."
Hubert Juin, Le Monde, (Fransa)
"Yaşar Kemal, insanoğlunun çektiklerini hırs dolu bir beceriyle anlatan yürekli bir yazardır. O, isyan ve öfkesini, insanlara karşı batı yazarlarında az görülen bir güvenle desteklemesini bilmiştir."
New Statesman
"Bir epik kültürün bu ölçüde derinliklerine inmiş birini daha bulmak çok güç."
Norrtelje Tidning, (İsveç)
"Yaşar Kemal çağdaş edebiyatın eşine az rastlanır devlerinden biridir."
Le Figaro, (Fransa)
Evet, Yaşar Kemal okumak zor ama dörtlemenin sonuna geldiğime bu kadar üzülebileceğimi hiç düşünmemiştim:( Karınca Adası'nın her yerini hayal dünyam da ezberlemiş, ada halkına alışmışken bu ayrılık hiç iyi olmadı! Uzun zamandan beri okuduğum hiçbir kitap mutlu sonla bitmezken dörtlemenin sonu harika bitti:) Lena Ana'nın üzüntüsü sona erdi, Poyraz Musa belasından kurtuldu, daha neler neler...
Geçmişte bu ülkede yaşanan zor günleri anlamak, dayanışmanın, kardeşliğin ne demek olduğunu hissetmek, çok uzaklarda ki o ada da yaşananları merak ediyor bir de üstüne daha önce hiç Yaşar Kemal okumadıysanız mutlaka ama mutlaka okunması gereken harika bir dörtleme okuyacaksınız.
Tarihimi de attım:)
Arka Kapak;
Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan'a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır.
Dörtlünün son kitabı Çıplak Deniz Çıplak Ada'da, geçmişin yaraları kapanmaya yüz tutmuştur ama tam olarak değil. Lena Ana'nın hasretle yolunu beklediği kayıp oğulları geri dönmüştür ama bütün balıkçıların reisi Hıristo'nun başına beklenmedik bir olay gelir.
"Yaşar Kemal şiirsellikle yaşanmışın tadını birleştiren büyük bir ustadır."
Hubert Juin, Le Monde, (Fransa)
"Yaşar Kemal, insanoğlunun çektiklerini hırs dolu bir beceriyle anlatan yürekli bir yazardır. O, isyan ve öfkesini, insanlara karşı batı yazarlarında az görülen bir güvenle desteklemesini bilmiştir."
New Statesman
"Bir epik kültürün bu ölçüde derinliklerine inmiş birini daha bulmak çok güç."
Norrtelje Tidning, (İsveç)
"Yaşar Kemal çağdaş edebiyatın eşine az rastlanır devlerinden biridir."
Le Figaro, (Fransa)
Evet, Yaşar Kemal okumak zor ama dörtlemenin sonuna geldiğime bu kadar üzülebileceğimi hiç düşünmemiştim:( Karınca Adası'nın her yerini hayal dünyam da ezberlemiş, ada halkına alışmışken bu ayrılık hiç iyi olmadı! Uzun zamandan beri okuduğum hiçbir kitap mutlu sonla bitmezken dörtlemenin sonu harika bitti:) Lena Ana'nın üzüntüsü sona erdi, Poyraz Musa belasından kurtuldu, daha neler neler...
Geçmişte bu ülkede yaşanan zor günleri anlamak, dayanışmanın, kardeşliğin ne demek olduğunu hissetmek, çok uzaklarda ki o ada da yaşananları merak ediyor bir de üstüne daha önce hiç Yaşar Kemal okumadıysanız mutlaka ama mutlaka okunması gereken harika bir dörtleme okuyacaksınız.
27 Mayıs 2013 Pazartesi
Oben BUDAK- HAYVAN
Ben genelde merak ettiğim, okunacaklar listem de olan kitapları raflarda yerini alır almaz alıp, okumayı çok severim! Hayvan da bunlardan biri; Bige'nin yarım kalan hikayesini içten içe merak etmiyordum desem yalan olurdu. Ben Bige'nin kalan hikayesini dolu dolu anlatacak bir Oben BUDAK kitabı beklerken karşıma Cemal çıktı:)
Tarihimi de attım:)
Arka Kapak;
hayat=seks
kadın=zevk
ilişki=esaret
aşk=yokluk
Gazeteci, yazar Oben Budak, geçtiğimiz yazın en çok satan romanlarından FALAN FİLAN'dan sonra yeni kitabı HAYVAN'la karşımızda. Yazar bu kez insanın hayvanla imtihanını sorguluyor.
Kimseye bağlanamayan, hayatı seksle özleştiren, kadını sadece bir zevk aracı olarak gören insan suretinde bir hayvan o. Adı CEMAL. Başarılı, zengin, yakışıklı vb. bütün sıfatları kendisinde toplayan, hayatta ne istese elde etmiş bir erkek... Gamsız görünen, gerçekte korkularını gizlemeye çalışan, acıdan korkan bir yalancı kahraman... "Hayvan olmak gibisi yok" diyen ve kendini sonuna kadar haklı bulan bir megaloman...
Cemal'i tanıdıkça durup düşüneceksiniz: Hepimizde biraz hayvanlık yok mu? Bu "hayvan" haklı olabilir mi? Hayvan mı doğulur, haycan mı olunur? Seks yanlız ruhları doyurur mu?
Peki Cemal, kendi gibi bir kadınla, Bige'yle tanışırsa ne olur? Kaçtığı her şey, bu deli dolu güzel kadınla hayat bulmaz mı? İşte Oben Budak, eğlenceli ve cesur anlatımıyla tüm bu sorulara cevap ararken, bizi içimizdeki hayvanla yüzleştiriyor.
Falan Filan dan sonra heyecanla beklediğim Hayvan'ı resmen bir solukta bitirdim. Evet bitti ama Oben BUDAK sağolsun beni karmakarışık duygu ve düşüncelerle başbaşa bıraktı. 188 sayfa boyunca Cemal adında ki Hayvan'ın yaptığı hayvanlıkları okumakla kalmayıp etrafınızda da bu hayvanlardan bolca olduğunu bilmekten de rahatsız oluyorsunuz! Ama Oben o kadar güzel anlatmış ki o hissettiğiniz rahatsızlık bir süre sonra acıma ve üzülme hissini hissetmenize sebep oluyor. Aslında hiçbir hayvan isteyerek hayvan olmamış diyorsunuz...
Ya ben asıl Bige'yi merak ettim dediğiniz anda da Bige kitap da karşınıza çıkıyor. Sanki uzun zaman sonra eski bir dostla karşılaşmış gibi seviniyorsunuz:) Sıcakları had safhada hissettiğimiz bu günlerde plajda ''ne okusam acaba?'' diye düşünüyorsanız içinde bolca seks, aşk, ayrılık, ihanet barındıran bu kitap doğru tercih:)
Tarihimi de attım:)
Arka Kapak;
hayat=seks
kadın=zevk
ilişki=esaret
aşk=yokluk
Gazeteci, yazar Oben Budak, geçtiğimiz yazın en çok satan romanlarından FALAN FİLAN'dan sonra yeni kitabı HAYVAN'la karşımızda. Yazar bu kez insanın hayvanla imtihanını sorguluyor.
Kimseye bağlanamayan, hayatı seksle özleştiren, kadını sadece bir zevk aracı olarak gören insan suretinde bir hayvan o. Adı CEMAL. Başarılı, zengin, yakışıklı vb. bütün sıfatları kendisinde toplayan, hayatta ne istese elde etmiş bir erkek... Gamsız görünen, gerçekte korkularını gizlemeye çalışan, acıdan korkan bir yalancı kahraman... "Hayvan olmak gibisi yok" diyen ve kendini sonuna kadar haklı bulan bir megaloman...
Cemal'i tanıdıkça durup düşüneceksiniz: Hepimizde biraz hayvanlık yok mu? Bu "hayvan" haklı olabilir mi? Hayvan mı doğulur, haycan mı olunur? Seks yanlız ruhları doyurur mu?
Peki Cemal, kendi gibi bir kadınla, Bige'yle tanışırsa ne olur? Kaçtığı her şey, bu deli dolu güzel kadınla hayat bulmaz mı? İşte Oben Budak, eğlenceli ve cesur anlatımıyla tüm bu sorulara cevap ararken, bizi içimizdeki hayvanla yüzleştiriyor.
Falan Filan dan sonra heyecanla beklediğim Hayvan'ı resmen bir solukta bitirdim. Evet bitti ama Oben BUDAK sağolsun beni karmakarışık duygu ve düşüncelerle başbaşa bıraktı. 188 sayfa boyunca Cemal adında ki Hayvan'ın yaptığı hayvanlıkları okumakla kalmayıp etrafınızda da bu hayvanlardan bolca olduğunu bilmekten de rahatsız oluyorsunuz! Ama Oben o kadar güzel anlatmış ki o hissettiğiniz rahatsızlık bir süre sonra acıma ve üzülme hissini hissetmenize sebep oluyor. Aslında hiçbir hayvan isteyerek hayvan olmamış diyorsunuz...
Ya ben asıl Bige'yi merak ettim dediğiniz anda da Bige kitap da karşınıza çıkıyor. Sanki uzun zaman sonra eski bir dostla karşılaşmış gibi seviniyorsunuz:) Sıcakları had safhada hissettiğimiz bu günlerde plajda ''ne okusam acaba?'' diye düşünüyorsanız içinde bolca seks, aşk, ayrılık, ihanet barındıran bu kitap doğru tercih:)
23 Mayıs 2013 Perşembe
Sabahattin ALİ- DEĞİRMEN
Bir Kitap Bağımlısı olarak ne yazık ki benim de bazı yazarlara karşı takıntılarım var. Dışardan güzel gözükebiliyorlar ama beni nedense yoruyorlar. Sabahattin Ali de bunlardan biri. İlk tanışmamız Kürk Mantolu Madonna ile başlayıp sonra Kuyucaklı Yusuf , İçimizdeki Şeytan, Mahkemelerde ile devam edip son olarak ta Değirmen'i okudum. Daha yolum uzun, Sabahattin Ali'nin tüm kitaplarını keyif ile okuyana kadar da devam edecek gibi:)
Tarihimi de attım...
Arka Kapak;
"İşte adaşım, sana seven bir Çingene'nin hikayesi. Çiçeklerin açtığı bir mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarında oturmak ve öpüşmek, yoruluncuya kadar öpüşmek hoş şeydir...(...) Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yanlız bu sevmektir. "
Türk edebiyatının "özgür" sesi Sabahattin Ali'den yıllara meydan okuyan öyküler...
Değirmen kısa kısa hikayelerden oluşan bir öykü kitabı. Üzülerek söylüyorum ki ne yazık ki benim öykü kitapları ile aram hiçbir zaman iyi olmadı. Sabahattin Ali'nin harikulade kalemi ile 16 tane öykü'yü okuyabilirsiniz. Kısa kısa hikayelerde onun yarattığı o harika dünyaya girip girip çıkmak bir Kitap Bağımlısı olarak harika bir duygu. Kısa bir soluk almak almak isterseniz harika bir tavsiyemdir size.
Tarihimi de attım...
Arka Kapak;
"İşte adaşım, sana seven bir Çingene'nin hikayesi. Çiçeklerin açtığı bir mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarında oturmak ve öpüşmek, yoruluncuya kadar öpüşmek hoş şeydir...(...) Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yanlız bu sevmektir. "
Türk edebiyatının "özgür" sesi Sabahattin Ali'den yıllara meydan okuyan öyküler...
Değirmen kısa kısa hikayelerden oluşan bir öykü kitabı. Üzülerek söylüyorum ki ne yazık ki benim öykü kitapları ile aram hiçbir zaman iyi olmadı. Sabahattin Ali'nin harikulade kalemi ile 16 tane öykü'yü okuyabilirsiniz. Kısa kısa hikayelerde onun yarattığı o harika dünyaya girip girip çıkmak bir Kitap Bağımlısı olarak harika bir duygu. Kısa bir soluk almak almak isterseniz harika bir tavsiyemdir size.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)