30 Ağustos 2012 Perşembe

Robin COOK -OKYANUS TUTSAKLARI

     Fantastik roman sevip ''yok artık bu kadar da'' demek isteyen tüm kitapseverleri buraya alayım. :) 

Normal de kitap konusunda iddaalı konuşmayı sevmem çünkü, benim sevdiklerimi siz, sizin sevdiklerinizden de ben hoşlanmayabiliyorum ama 'Okyanus Tutsakları' için tüm tabularımı yıkıp şöyle bir iddaa ortaya atıyorum: Fantastik roman sevip bu postu okuduktan sonra Okyanus Tutsaklarını okuyup sevmezseniz ben size istediğiniz başka bir kitabı hediye ediceğim. :)
    
    Bu kitap bana hediye geldi. Ne yazık ki tarih atmayı unutmuşum. :(
    
   Mesleğimden mi bilmiyorum ama Doktorların yazdığı kitaplar hep beni çekmiştir! Robin COOK gibi Tess GERRİTSEN'nın her kitabını da hem korkarak hem de severek okumaktayım ki bu iki yazarın da ortak nokataları Doktor olmaları.
    
   359 sayfayı iki günde nasıl bitirdim hatırlamıyorum ama tek aklımda kalan bittiğinde çok üzülmüştüm. :( Ne yazık ki her zaman aklımda kalan, bittiğinde üzüldüğüm, beni şaşırtan kitaplar bulmak çok zor! Bulduğumda da Okyanus Tutsakları'nda olduğu gibi etkisinden çıkmam zor oluyor.

    Okyanus Tutsakları'nda kendinizi bambaşka bir dünya da bulucaksınız. Kitaptaki karakterlerden bir tanesini seçip belki yerine geçiceksiniz ama her sayfada şaşıracaksınız, bundan eminim! Belki de kitabın etkisinde kalıp benim gibi denize girmekten korkacaksınız!!!

    Uzun lafın kısası Titanic'teki yolcuların nerede olduklarını merak ediyorsanız bu kitabı OKUYUN!!!

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Ağustos Ayı Ganimetlerim

Her ay blogumda kütüphaneme giren kitaplarımı sizinle paylaşmak istiyorum. Bakalım bu ayın ganimetlerini beğenecek misiniz?

    
1-Oben BUDAK-FALAN FİLAN blogumda da yorumlarımı paylaştım burdan; tık tık
    
  2-Paulo COELHO-HAC henüz blogumda paylaşmadım ama Paulo COELHO'nun ilk yazdığı kitap!

3-Can DÜNDAR-AŞKA VEDA blogumda da yorumlarımı paylaştım burdan; tık tık


4-Laurent GOUNELLE-TANRI DAİMA TEDBİL-İ KIYAFET GEZER blogumda da paylaştım burdan; tık tık

    
    5-Elif ŞAFAK-ŞEMSPARE blogum da da paylaştım burdan; tık tık


   6-Sabahattin ALİ-KUYUCAKLI YUSUF şu an okuduğum kitap biter bitmez blog da!


7-Julie OTSUKA-TAVAN ARASINDAKİ BUDA okudum ama blogum da henüz paylaşamadıklarımdan..


8-Irvin YALOM-BUGÜNÜ YAŞAMA ARZUSU ne yazık ki kendisi uzatmalı sevgililerim arasına girdi :(

9-Agatha CHRISTIE-ON KÜÇÜK ZENCİ blogumda da paylaştım burdan; tık tık


Peki sizin Ağustos ayı ganimetleriniz neler? Cevapları merak ediyorum. :)

Laurent GOUNELLE - TANRI DAİMA TEBDİL-İ KIYAFET GEZER

Bu da vitrindeyiz 'in tavsiyesi üzerine okuduğum bir kitap. İlk twitter'dan şiddetle tavsiye ettiğinde dikkatimi çekmişti. D&R'da da çok satanlar arasında 3.sırada olunca almadan duramadım.

    
   Neyse ki ne zaman ve nerden aldığımı bu sefer yazmayı unutmadım. :)
    
   Her ne kadar türü Roman olsada kesinlikle Kişisel Gelişim kitabı ki ben Kişisel Gelişim kitaplarıyla bir türlü barış imzalayamadım. :(
    
  447 sayfa bitti ama keyif almadan okuduğum bir kitap oldu. Sonunun çok şaşırtıcı biticeğini iddaa edenler de oldu ama sanırım ben sıkılarak okuduğumdan sonunda şaşırmak yerine kitaptan kurtulduğum için sevindim. :)
    
   ''Sende hiçbir kitabı beğenmiyorsun'' diyenler de var, ''kitapları çok kısa anlatıyorsun'' diyenler de! Bu ara yeni okuduklarım arasında ne yazık ki beni çok etkileyecek bir kitap olmadı. Uzun yazma kısmına gelince de okumadığım kitabı uzun uzun anlatan bir kitap blogunu ben okumak istemezdim... 

Eleştirileri dikkate alıp hem iyi seçimler yapıp beğendiğim kitapları yazıcam hem de kitaplarla ilgili fazla ayrıntı. :)

28 Ağustos 2012 Salı

Uzatmalı Sevgililerim

   Hani ''sırtımda yük'' derler ya, benim de kütüphanemde beynime yük olan kitaplar var ne yazık ki.. :(  Kimini kendi hür irademle aldım, kimi hediye edildi. Kitapları çok severim ama bu beşli ile yıldızım bir türlü barışmadı ne yazık ki... :(

    
  Kitaplara haksızlık yapmayı sevmem ama bazı kitaplar beni içine almak istemez. Israr ederim olmadı ilişkimize ara verip tekrar denerim. Hatta bu huyumu bilen çevremdeki dostlarım ''okuyamıyorsan, sevmediysen neden bu kadar ısrar ediyorsun'' diye de beni eleştirir ama ben bir kitabı bir kere elime aldıysam iyi, kötü o kitabı bitirmek zorunda hissederim.
    
  Bu kitabı ameliyat ettiğimiz bir hastamızın yayınevi vardı. Ameliyatına girdiğim için bana hediye etmişti. Hediye kitapları çok sevdiğimden hemen başlamıştım ama 502 sayfalık kitabın sadece...

    sayfasını okuyabildim. :(

    
   Paulo COELHO kitaplarını çok severim, sevdiğim yazarın da hayat hikayesini okumak istedim ki üstüne Can yayınları'nın bu sene yaptığı 5tl kampanyasından hemen kaptım bu kitabı. Ama Fernando MORAİS'in kötü bir anlatım tarzı olduğunu bilmiyordum. :( Paulo COELHO'nun bilinmeyen çok farklı yönleri olduğunu öğrenmedim desem yalan olur ama 517 sayfalık kitabın sadece...


 sayfasını okuyabildim. :(
    
  Hem otobiyografi okumayı sevdiğimden hem de Frida'ya olan hayranlığımdan dolayı bu kitabı heyecanla alıp, hevesle başlamıştım ama Hayden HERRERA'nın bu kadar kötü bir anlatım tarzı olduğunu bilmiyordum. 592 sayfalık kitabın sadece...

   sayfasını okuyabildim. :(

    
  Bu kitapta Yapı Kredi Yayınevin de çalışan bir akrabamın hediyesi.. yine hediye kitapları sevdiğimden bir heves başladım ama 159 sayfalık kitabın sadece...
  sayfasını okuyabildim. :(

    
Daha önce hiç Adalet AĞAOĞLU okumamışken bana çok sevdiğim biri tarafından bu kitap tavsiye edildiğinde bir koşu gidip aldım, üstüne en az 3 kere tekrar tekrar başlamama rağmen 452 sayfalık kitabın sadece...
sayfasını okuyabildim. :(

  Uzun posttun kısası bu beşli benim beynimde yükler. :( Ne kadar yeni kitaba başlasam da aklım hep onlarda ama inanıyorum en kısa zamanda hepsiyle barış imzalayarak zafere ulaşıcağım...

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Luke RHINEHART - ZAR ADAM

    Bayramdı, seyrandı, kız kardeşim'in nişanıydı derken; 11 gündür hiç post yapmadığımı farkettim. :(

Haftanın ilk gününde hemen yeni kitaplara başlıyorum:) Sizi bilmem ama ben tavsiye üzerine kitap okumayı seviyorum. Sonuç iyi de olsa kötü de olsa bana kitabı tavsiye eden kişinin kitap seçimleri hakkında az çok bilgi vermiş oluyor. Zar Adam'ı da arkadaşım Matt 'in tavsiyesi üstüne okudum!


Matt 'in hayatını değiştiren bu kitap benimse zaman zaman sıkılarak okumama sebep oldu. Neyse ki bas-
kılar sonucu kitabı bitirdim. Ama bu sefer de benim seri kitaplara olan bağlılığım sorun yarattı. Okuduğum kitabın devamı varsa ilk kitap kötü de olsa devamını okumadan yapamıyorum. Zar Adam'ın 2.kitabını henüz okuyamadım. Ama okunacak kitaplar listemde...


İlk kitabı zaman zaman sıkılarak okuduğumu söylesem de ikinci kitabı içten içten merak etmiyorum desem yalan olur. Atılan zar'la nelere yön verdi, neleri değiştirdi kim bilir.


464 sayfa farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız bu kitabı okuyun derim ama ''yok ben gerçekle alakası olmayan kitaplar sevmem'' derseniz siz bilirsiniz :)


En kısa zamanda Zar Adam'ın Peşinde'yi de okuyup paylaşıcağım... Ben zar atarak hayatıma yön vermeyi denemedim ama belki siz bu kitabı okuduktan sonra zarlarla arkadaş olursunuz kim bilir...

16 Ağustos 2012 Perşembe

Orhan PAMUK-MASUMİYET MÜZESİ

  ''Masumiyet Müzesi'' benim hayatımın kitabı... 
Hiçbir kitap beni Masumiyet Müzesi kadar etkilememiştir! Yaşanmış bir hikaye olmasından mı? Füsun'la, Kemal'in yaşadıklarından mı? hiç bilmiyorum ama şu satırları yazarken bile kafamdan film şeriti gibi geçen kareler Kemal'in kararsızlıkları, Füsun'nun acıları, Sibel'e yapılan haksızlık ki bu tartışılabilir, tel tokalar, sigara izmaritleri, Merhamet apartmanı, Fuaye...

    
  Ne yazık ki hangi tarihte ve nerden aldığımı not almamışım ki; şuan bunun için çok üzgünüm :( nostalji yapardım...

    
Yukarıdaki cümle bile ''kitabı okuduktan sonra ilişkilere, aşka, sevgiye olan bakış açımı değiştirdi'' desem yalan olmaz. Sahip olduğu hayatın, aşk'ın, arkaşlarının, dostlarının, işinin, ailesinin degerini bilen, buna sahip çıkan o kadar çok az insan var ki!!!

    592 sayfa için 592 dakika hiç susmadan konuşabilirim. Masumiyet Müzesi'ni okumuş insanlarla sohbet etmek, kitabın en çok hangi bölümlerini sevdiğini ögrenmek, Füsun mu? Kemal mi? Sibel mi? haklı diye sorup sebeplerini dinlemek beni hep heyecanlandırmıştır.

    Orhan PAMUK'a teşekkür etmek için o kadar çok sebebim var ki; böyle harika bir kitabı Türk Edebiyatı'na kattığı için, hafızam da harika sahneler bıraktığı için, her 10 yılda bir dönüp dönüp okuyacağım bir kitap yazdığı bununla da kalmayıp üstüne Masumiyet Müzesi'ni kurduğu için çok teşekkür ederim.

    
  Okuyucularına da güzel bir jest yapıp kitabı alan okurların Masumiyet Müzesi'ne bir kere ücretsiz giriş bileti kitabın 574.sayfasında. Masumiyet Müzesiyle ilgili tüm bilgiler internet sitesinde ayrıntılarıyla bulunmakta. Bu kadar yazmış, anlatmış olmama rağmen ne yazık ki ben de Masumiyet Müzesine gidemedim :( Ama en yakın zamanda gidip ayrıntıları ve gördüklerimi sizinle paylaşıcağım...

    
    En çok merak ettiğim ise, sizi Masumiyet Müzesi'nde en çok hangi bölüm etkiledi?

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Kadir AYDEMİR-80'LERDE ÇOCUK OLMAK

   83'de doğan bir çocuk olarak 80'LER DE ÇOCUK OLMAK; Ben bebeklik döneminde agu bugu derken, hangi oyuncağımla nasıl oynasam diye düşünceler içerisindeyken aslında ablalarımın, abilerimin neler yaşadığını anlatıyor!

    
  Aslında bu kitabı okumama sebep Twitter da Lulucumm 'un Kadir AYDEMİR'le tanışması onun projelerini öğrenmesinin üzerine bana kitaplarını tavsiye etmesiyle başladı.
    
  Bandrol tamam ama ne yazık ki kitabı nerden ve hangi tarihte aldığımı yazmayı unutmuşum :(
    
  344 sayfada bir araya gelmiş 90 kadar Yazar bana hatırlayamayacağım kadar küçük olduğum 83 sonrasında neler olup, bittiğini öğretti. ''Vay be.. bu da mı olmuş?'' dedirtti. Bazen okuyup, yaşadıklarını anlamama sebep oldu.
   
  80'lerde çocuk olan herkes okuduğunda kendinden birşeyler bulup, nostalji yapacağına eminim:) Benim Yitik Ülke Yayınlarından okuyacağım sırada ki kitabım yaşadığım zamana da uygun olan 90'LAR KİTABI ÇOCUK MU, GENÇ Mİ? :)  
Kadir AYDEMİR aynı zaman da sosyal medya'yı en iyi kullananlardan. Kurucusu olduğu YİTİK ÜLKE sayesinde yazmayı seven ama buna fırsat bulamayan birçok yazara da imkan tanıyor. Bakalalım sırada hangi kitaplar var, merakla bekliyorum.

14 Ağustos 2012 Salı

Can DÜNDAR- AŞKA VEDA

     İlk kez okuduğum yazarlar da daha iyi tercihler yapmak gerektiğini bir kez daha anladım! 

Popüler kültür'e ve merakıma yenik düşüp son çıkan kitabı kaparsam sonuç hayalkırıklığı oluyor. :( Blogun dördüncü, benim için uzunca bir süre son Can DÜNDAR kitabı AŞKA VEDA...
    
  Ben kitap alışverişlerimde genel de önceden okunacak listemdeki kitaplardan tercih ettiğim için kitabın ne arka kapağını, ne de önsöz'ünü okurum ama bu kitap aslında ne olursa olsun okumam gerektiğini hatırlattı!!!
    
         Tarih ve bandrol de tamam....
    
   204 sayfa yazmış olsada siz inanmayın! okunucak kısmı sadece 100 sayfa.. Kitapların sayfa düzenlemesi yapılırken boşlukların çok olması, bölüm geçişlerin de boş sayfaların olması beni çok üzüyor :( Kimbilir o boş sayfalar için kaç ağaç kesildi!!!

    Kitap tercihlerim de genelikle sürükleyici ve beni içine alan kitapları tercih ediyorum. Kitabı okumaktan çok yaşamayı sevenlerdenim. Tahamül gösteremediklerim de öncelikle kişisel gelişim, sonra da Aşka Veda da olduğu gibi yazar'ın daha önce ki yazılarının bir editör tarafından toplanıp kitap haline getirilmiş hali! O yüzden AŞKA VEDA benim için tam bir hayal kırıklığı :( 
Can DÜNDAR yazılarında nostalji yapmak istiyorsanız keyifli okumalar. Ama benim gibi gerçek bir kitap okumak isteyenlerdenseniz ne yazık ki tavsiye etmiyorum!!!
    Siz bu postu okurken ben yeni kitabıma başladım bile...

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Agatha CHRISTIE-ON KÜÇÜK ZENCİ

    İlk kez okuduğum yazarlar beni heyecanlandırmıştır ama bu biraz fazla oldu.:(  
Ben korku filmi izleyip tuvalet'e gidemeyen, gök gürültüsünde korkan, okuduğu kitabı okumayı unutup onu yaşayan bir kitap sever olduğum için Agatha CHRISTIE beni mahvetti! O yüzden blogun üçüncü, benim için son Agatha CHRISTIE kitabı ON KÜÇÜK ZENCİ...

   
       On küçük zenci yemeğe gitti,
    Birinin lokması boğazına tıkandı. Kaldı dokuz,
    Dokuz küçük zenci geç yattı,
    Sabah Biri uyanamadı, kaldı sekiz,
    Sekiz küçük zenci Devon’u gezdi,
    Biri geri dönmedi. Kaldı yedi,
    Yedi küçük zenci odun kırdı
    Biri baltayı kendine vurdu. Kaldı altı,
    Altı küçük zenci bal aradı,
    Birini arı soktu. Kaldı beş,
    Beş küçük zenci mahkemeye gitti, biri tutuklandı. Kaldı dört,
    Dört küçük zenci yüzmeye gitti, birini balık yuttu. Kaldı üç,
    Üç küçük zenci ormana gitti,
    Birini ayı kaptı. Kaldı iki,
    İki küçük zenci güneşte oturdu,
    Birini güneş çarptı. Kaldı bir zenci.
    Bir küçük zenci yapayalnız kaldı.
    Gidip kendini astı. Kimse kalmadı... Şiiriyle başladı tüm hikaye....


    Tarih ve bandrol de tamam...

    191 sayfa'yı nasıl okuduğumu aslında ne siz sorun ne de ben yazayım... Farklı yazarlar, farklı türler okumayı seviyorum evet ama polisiye ve cinayetlerle aram hiç iyi değil :( 
Hem korkuyorum hem okuyorum sonra da pişman oluyorum!!! 

Bir solukta okunucak harika bir kurgu. Cesursanız tabii :) On Küçük Zenci'nin başına gelenler insan'a yok artık dedirtecek cinsten...
    Kendine güvenen, polisiye, cinayet, gerilim seven okur severler için keyifli okumalar...

    Siz bu postu okurken ben sırada ki kitabımı okumakla meşgul olacağım :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...