28 Ağustos 2013 Çarşamba

Paul CLEAVE- ÖLDÜRME SAATİ

    Bazı yazarların okuduğum kitabı eğer çok hoşuma gitti ise şuursuzca gidip diğer kitapları alıp okumak istediğim oluyor. Tabii bu bazen mutluluk bazen de hüzünle sonuçlanabiliyor. Paul CLEAVE hikayesi de Temizlikçi'yi okuduktan sonra koşa koşa almaya gittiğim Öldürme Saati ile başladı...
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    Ben uyurken geldiler. Soluk yüzleri bana dik dik bakıyor, yumuşak sesleri uyanmamı söylüyordu. Bana geceyi hatırlatmaya, ne yaptığımı hatırlatmaya gelmişlerdi.

    Yanlızca Charlie ne yaptığını bilmiyor. Giysileri kanlı, anlında bir şişlik var haberler önceki gece tanıştığı iki kadının vahşi bir cinayete kurban gittiğini söylüyor. Charlie katilin Cyris olduğunu biliyor, ama sorun şu ki polis öyle birinin var olduğuna inanmıyor. Charlie'nin eski karısı Jo da öyle. Charlie'nin eski karısının kendisine inanmasına ihtiyacı var. Jo arabasının bagajında bağlanmış bir halde çırpınırken Charlie, Cyris'in gerçekten var olup olmadığını anlamaya çalışıyor.

    Ve öldürme saati hızla yaklaşıyor.
    Biz Kitap Bağımlıları sanırım bazen biraz bencilce davranabiliyoruz. Her yazarın çıkan her kitabı her zaman başarılı olmak zorunda değil. İşte ben de Öldürme Saati'nde bunu yaşadım ne yazık ki:( Temizlikçi'yi bir solukta okuduktan sonra o hevesle hemen Öldürme Saati'ni aldım ama aynı heyecanı, aynı keyfi Öldürme Saati'nde bulamadım. Kitap klasik cinayet romanları kategorisini girebilir ama beni cezbetmedi!!! 

Kendime not; Bir daha çok severek okuduğum yazarın gaza gelip diğer kitaplarını sipariş etmiyeceğim:)

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Kürşat BAŞAR- BAŞUCUMDA MÜZİK

   Tesadüf eseri bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine keşfettim Başucumda Müziği... Orhan PAMUK'un Masumiyet Müzesi hayatımın en anlamı kitabıdır bilenler bilir. Ama Masumiyet Müzesi'ne ''Başucumda Müzik'' isimli kardeş geldi diyebilirim..
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    "Eğer, hayatımızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksın deseler yanlızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün...Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Ama aslında bu kadar basitti işte; Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın."
    Nasıl güzel bir 436 sayfa okudum anlatamam size. ''Tadı damağımda kaldı'' deyimini Başucumda Müzik için söyleyebilirim. Zor zamanlar, yasak bir aşk, mutsuzluklar üzerine kurulmuş bir mutluluk... Hikaye çok küçük bir yaşta yapılan evlilikle başlayıp, birbirine ısınamayan bir çiftin hikayesi iken evli ama cezbedici bir başka adamın ortaya çıkması ile yıllarca yaşanan yasak bir aşk'ı anlatıyor. Yaşanan öyle güzel bir aşk ki; yasak olması, mutsuzluklar üzerine kurulması çok da umrunuzda olmuyor! Ben bir solukta, nefessiz okudum! Sonunu yazarsam kitabın büyüsü bozulur diye yazmayıp  kitapsever herkese şiddetle tavsiye edebileceğim bir kitap Başucumda Müzik... Hatta okuyun sonrada beraber üstüne uzun uzun konuşalım, lakin kafamda çok soru var kitaba dair :(

22 Ağustos 2013 Perşembe

P.C CAST- KRISTIN CAST- UYANMIŞ

    Evet sonunda serinin sekizinci kitabı da bitti! Bazen ''ooooo sekiz kitap çokmuş'' denilse de sanki sekiz kitap değil de iki kitap uzunluğu kadar kısa bitti desem yalan olmaz:) Bakalım Uyanmış nasıl bir kitapmış???
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    YIKIMIN EŞİĞİNDEKİ ÇARESİZ BİR GENÇ KIZ, KALBİNİN KIRILMAMASI İÇİN NE YAPABİLİR?

    Arkadaşlığın sınırları nereye kadar uzanabilir ve genç bir kızın kalbindeki aşk ne kadar güçlü olabilir?
    Evet her zaman ki gibi 367 sayfa bir solukta okundu ama sekizinci kitap nedendir bilmem biraz yavaş ve azıcık sıkıntılı geçti! Belki serinin sonlarına gelmem, belki bu kadar uzun olmasından sıkılmam da olabilir! O yüzden yine Zoey başrolde bir sürü şey yaşandı satırlarını yazarken bile hafiften hafiften sıkıldığım için bu kitap ile ilgili yorum yapmakta içimden gelmiyor. En iyisi okuyup siz karar verin:) Ben araya başka bir kitap koyup sonrasında dokuzuncu kitabı okumak için hazırım...

19 Ağustos 2013 Pazartesi

En Güzel Hediye Kitap Diyen Kim Mi?

   Blogum'un üçüncü çekilişini de yapmış olmanın mutluluğu ile yazıyorum bu satırları:) Bakalım yirmialtıncı Kitap Bağımlısı kimmiş? Şimdiden keyifli okumalar!

     Kazanan Kişi: Yirmialtıncı yorumu yapan  Şenay Gazoz oldu. Tebrikler...



14 Ağustos 2013 Çarşamba

Aydın BOYSAN- DOYULMAZ DÜNYAMIZA

    Doyulmaz Dünyamıza, Aydın Boysan'nın okuduğum ikinci kitabı! Onu tanımadan bu kadar çok seviyorsam kim bilir tanısam nasıl severim diye merak etmiyor değilim? Dilek olay 92 yıla 42 kitap sığdırmış...
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    Aydın Boysan yeni kitabı DOYULMAZ DÜNYAMIZA ile yıllardır sürdürdüğü sohbet zincirine yeni bir halka ekliyor. Derin mizahı, etkileyici sohbeti, eğlenceli üslubuyla yazar neşe içinde geçirilmiş 92 yıllık bir ömrün keyfini ve tecrübesini okurla paylaşıyor.
    DOYULMAZ DÜNYAMIZA Aydın Boysan'ın 42. kitabı.
    Doğruyu görmenin çaresi nedir?
    Bu soru yöneltilip susulursa, yani sessizliğe gömülmüye yatılırsa hınzırlık edilmiş olur.
    O "doğru" diye sorduğumuz konu, ne haltsa, "ne"yin doğrusu, ya da "eğrisi" olur...Bitmedi!..Hangi zamanda?..Yine bitmedi!..Hangi gün?..Saat kaçta?
    Sonu gelmiyor ki...Neresinden bakılırsa bakılsın?..
    Şerefe den sonra mutlaka bir daha Aydın Boysan okuyacağıma kendi kendime söz vermiştim ki kısa bir süre de bu sözümü tuttuğum için çok mutluyum:) Nedense Aydın Boysan dendiğinde aklıma koca gözlükler, rakı sofrası ve tonton mu tonton bir yüz ifadesi geliyor:) Doyulmaz Dünyamıza da onun 92 yıllık yaşamında ki deneyimleri.. Sanki okuyucuyla sohbet eder gibi anlatıyor. Onunla bir rakı sofrasında oturup kitapta okuduklarımı bir de onun ağzından dinlemeyi çok isterdim kim bilir belki bir gün olur... Siz siz olun 42 Aydın Boysan kitabından mutlaka bir tanesini okuyun...

Fakir BAYKURT- EŞEKLİ KÜTÜPHANECİ

    Fakir BAYKURT'da ne zamandan beri okumak istediğim ama nedensizce geciktirdiğim kitaplardan biri. Eşekli Kütübhaneci'yi okurken ve kitap bittikten sonra kendime neden daha önce okumadım diye o kadar kızdım ki anlatamam!!! Daha da özel ve önemli olansa Fakir Baykurt'un ölmeden önce hasta yatağında yazdığı son kitap olması... Nurlar içinde yatsın...
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan'ın Larisa şehrinden Dimitrios Katskas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönmeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden "Baba" lakaplı Aziz Güzelgöz'ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz'in evinde konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir adamla tanışır. Aziz'in babası Mustafa Güzelgöz'dür bu kişi; namı diğer Eşekli Kütüphaneci.

    Ürgüp'teki kitaplığı yönetirken otuzdan fazla köyün halkına eşekle kitap taşıdığı için takılmıştır bu ad ona. Herkes, özellikle de kadınlar, kitap okusun diye yıllarca çırpınmıştır Mustafa Alagöz.

    Dimitrios ile Eşekli Kütüphaneci arasındaki sevgi köprüsü yöreyi birlikte gezerlerken iyiden iyiye pekişip güçlenir. Bu arada kan kardeşi olan Aziz ile Dimitrios'un aklına, Ürgüp ile Larisa'yı "kardeş şehir" yapma fikri düşmüştür. Ama bu o kadar da kolay olmayacaktır...

    Fakir Baykurt'un, klasik anlatımının tüm olanaklarından yararlanarak, gücü yetene, hatta bitene dek, hasta yatağına yazdığı bu son romanında, sevgi, kardeşlik, azim, cesaret gibi duygular yine okuru sarıp sarmalıyor.
    Benim gibi bir Kitap Bağımlısı iseniz Eşekli Kütüphaneci'yi gözleriniz dola dola okuyacağınıza eminim! Gerçekten kitap sevgisi çok fazla anlatılabilicek bir duygu değil, daha çok bu duyguyu yaşayan bilir. Tabii ki bir Eşekli Kütüphaneci olmamam ama kitap okumayı seven herkesle kitap alışverişi yapmayı, onlara bıkmadan ev ile hastane arası kitap taşımayı çok seviyorum:) O kadar güzel bir arka kapak yazısı yazılmış ki zaten orada her şey anlatıldığından bana çok fazla anlatacak bir şey kalmamış. Fakir Baykurt'un harika bir anlatım dili olduğundan ben ikinci bir kitabını okumak için şimdiden sabırsızlanıyorum bir yandan da daha önce okumamış olduğum içinde üzülüyorum:(
   Kitap okumayı seven herkes mutlaka Eşekli Kütüphaneci ile tanışmalı o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlıyacaksınız!!!!

13 Ağustos 2013 Salı

En güzel hediye kitap diyenler buraya! -3

  Hediye vermek için bahaneye ihtiyacım yok ama bu sefer ki bahanem harika:) Kitap Bağımlısı 1 yaşında!!! 

1 yıl bana o kadar güzel şeyler kazandırdığı için çok mutluyum, küçükte olsa bu mutluluğu sizinle de paylaşmak istedim. En sevdiğim yazarlardan birinin kitabı ve Kitap Bağımlısı için Atolye16'nın özel olarak yaptığı harika ayraçlardan biri sizin olacak! 
Bunun için tek yapmanız gereken  bu postun altına mail adresinizle beraber 18 Ağustos saat 00:00'a kadar  yorum bırakmanız. Çekilişte kazananlar random.org ile belirlenecektir. Mail adresini yazmayan katılımcıların katılımları kabul edilmeyecektir. 

Herkese bol şans:)
   Daha çok kitap okuyabileceğim kitaplarla dolu bir yıl olsun:)

Michael ENDE- MOMO

    Momo ne zamandır okumak istediğim ama nedendir bilinmez bir türlü fırsat bulamadığım bir kitaptı. Her zaman ki gibi o kadar çok sevdim ki, neden bu kadar geciktirdim diye de kendime çok kızdım.
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    Momo, karşındakileri aptal insanların bile aklına parlak düşünceler getirtecek şekilde dinlerdi...Momo'nun yanında oynanan oyunlar başka hiçbir yerde oynanmazdı.
   
    Yaşanılan gün içinde çok büyük bir sır vardır; bu büyük sır, zamandır.

    Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır; ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.

    Bu gerçeği hiç kimse "Duman Adamlar" dan daha iyi bilemezdi. Bir saatlik, bir dakikalık, hatta bir saniyelik yaşamın değerini hiçkimse onlar kadar iyi ölçemezdi. İnsanların zamanı üzerine planlar kuruyorlar: ince hesaplarla hazırlanmış planlar.

    Yaptıklarından kimsenin haberdar olmaması onlar için çok önemliydi. Büyük kente yerleşip halkın arasına karışırken hiç dikkat çekmemişlerdi. Hiç kimse farkına bile varmadan adım adım ilerliyor ve insanlara egemen oluyorlardı.

    Zamanınızı çalıyorlar sevgili dostlar, kendi istekleri uğruna sizi kandırıyor ve zamanınızı çalıyorlar...Ama Momo ve çocuklar sizi uyarıyor...Ey insanlık, dinle be anla!..On ikiye beş kaldı...Aç gözünü, tetikte ol!.. Hırsız çaldı zamanı. Okuyun ve anlayın...Zamanınızı çalıyorlar.

    Bitmeyecek öykü ile çok sevilen Michael Ende'den efsaneleşmiş bir eser daha...Üstelik yine hem çocuklara hem de çocuk kalmaya çalışan büyüklere...
    Kıssadan hisse hissi uyandıran kitapları oldum olası çok severek okumuşumdur. Bunların en iyi örneği de benim için Küçük Prens ve Martı olmuştur. Şimdi onların arasına Momo da katıldı:)
    Zamansızlıktan yakınan, sevdiklerine yeteri kadar zaman ayıramadığını düşünen büyük, küçük herkes için yazılmış bir kitap Momo... Tatlı bir küçük kız yaşadığı hikayeyi size öyle güzel hissettiriyor ki Momo'nun büyüsüne kapılıyorsunuz... Momo'nun  Zaman dede ile tanışmasını, Duman Adamlardan onu kaçıran kaplumbağasını, dostlarını, hayatımız da zamanın ne kadar önemli aynı zaman da önemsiz olduğunu merak ediyorsanız daha fazla soru sormadan okumaya başlayın derim. Momo'yu o kadar severek okuyacağınıza eminim ki sonra da yakın çevrenizde ki herkesin okumasını sağlayın, inanın ben öyle yapacağım. :) Belki bu sayede zamanı nasıl kullanacağımızı keşfetmiş oluruz...

12 Ağustos 2013 Pazartesi

P.C CAST- KRISTIN CAST- YANMIŞ

    Evet serinin 7. kitabı da bitmiş bulunmakta:) Bu kadar hızlı ilerleyebileceğini hiç düşünmemiştim... Hatta siz bu satırları okurken ben serinin 8. kitabına başladım bile!
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    ÜÇ KIZ...ATEŞLE OYNUYORLAR...EĞER DİKKATLİ OLMAZLARSA HERKES YANACAK!
    Arkadaşlar birbirlerine güvenmemeye başladığında,kıvılcımları alevlendirmek için karanlık orada olacaktır...
    430 sayfayı sanki 43 sayfa okumuş gibi sürükleyici okudum desem yalan olmaz! Yedinci kitapta olaylar bambaşka bir boyut kazanıyor. Yine Zoey'in başına türlü türlü şeyler geliyor, sanki başından az olay geçiyormuş gibi Health'ın ölümü ile yüreği ve ruhu  paramparça olan Zoey bilinmez tarafa gidiyor. Onu ordan döndürmek sandıkları kadar kolay olmasa da sonunda başarıyorlar. Diğer taraftan gelen Zoey bakalım 8. kitapta neler yaşayacak...

Ben, kitabın sonunun nereye doğru gittiğini bilmeden keyifle okumaya devam edeceğim :)

7 Ağustos 2013 Çarşamba

Esin ÖVET- SİZ UYURKEN

    Esin Övet'in Habertürk'de ki köşe yazılarını, twitter da ki yazışmalarını severek takip edenlerden biri olduğumdan biraz da merakıma yenilip ''Siz Uyurken'' de ne dedikodular var acaba? diyerek alıp okumak istedim...
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    Geceleri pek çoğunuz yataklarınızda mışıl mışıl uyurken, Esin Övet İstanbul gecelerine daldı ve hiçbirimizin tanımadığı -belki de herkesin tanıdığı- insanların ilginç hikâyelerini 
eğlenceli ve akıcı bir dille anlattı bizlere... 

    "Siz Uyurken'i okuduğumuz zaman kimi siyah, kimi beyaz ama hepsi de gece yaşayan Türklerin dünyasına gireceğiz. O dünyanın bizimkinden farklı hallerini öğreneceğiz." 
-Fatih Altaylı- 

    "Esin Övet âlemi iyi tanıyan, iyi takip eden gazetecilerden. Siz Uyurken adında bir köşesi var Habertürk'te. Kısa notlarla âlemi ayağınıza getiriyor. 
Şimdi bu notları hikâyeleştirdi ve keyifli bir kitap ortaya çıktı." 
-Ahmet Hakan- 

    "Esin Övet, hepimiz uyurken sokaklarda çalışmasını sürdürüyor. Şimdi bize deneyimlerini, yaşadıklarını aktardığı bu kitabı yazdı. Bahar aylarında 
siz de eminim en az benim kadar mutlulukla, keyfini çıkararak okuyacaksınız Siz Uyurken'i." 
-Serdar Turgut- 

    "Esin Övet'in kaleminden Siz Uyurken, şehrin hiç bilmediğimiz, asla giremeyeceğimiz ve hiç kimsenin anlatamayacağı normal zaman hikâyelerini anlatıyor. Kıvrak bir dil, ağzı açık bırakacak olaylar ve en önemlisi hepsi gerçek hayat hikâyeleri... Tabu kıran, ezber bozan, önyargıları yerle bir eden gerçekleri duymaya hazırsanız kaçırmayın. Kitaptaki on iki hikâye arasında kimsenin bilmediğini düşündüğünüz size ait gizli bir hikâyeye rastlarsanız da çaktırmayın!.. Zira artık herkesin hikâyesi biraz sizin hikâyeniz ya da tam tersi" 
-Cüneyt Özdemir-
    Bu tür kitaplar nedense çok ağır eleştirilmesine ben bir türlü anlam veremiyorum!!! Her okuduğumuz kitap edebi açıdan harika mı olmalı? Size benden kocaman bir HAYIR...

Bazen insan merakına yenilir, bazen hayat koşuşturmacasın da kafasını dinlendirecek kitaplar tercih eder, bazen de illa bir sebep aramamak lazım:) Esin Övet de işte tam bu saydıklarıma uygun bir kitap yazmış:) Zaten köşesinde yazdığı dedikoduların şimdiye kadar duymadığımız kısmını kitabında yer vermiş. Yukarıda yazdığım kriterlere uygun bir kitap arıyorsanız keyifle okuyun:)

1 Ağustos 2013 Perşembe

Sherlock HOLMES- TAVŞAN DUDAKLI ADAM

  Bir Kitap Bağımlısı'nın başına gelebilecek en kötü şey kitabını bir yerlerde unutmaktır! Ben okusam da okumasam da kitabımı yanı başımda isteyenlerdenim. Eğer siz de öyle iseniz beni çok iyi anlıyorsunuz demektir. Bir Cumartesi günü aceleyle çıktığım iş yerinde unutmuştum kitabı, alışveriş için girdiğim bir markette buldum bu kitabı...
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    Sir Arthur Conan Doyle yaratılan Sherlock Holmes karakteri dünya tarihinin tartışmasız en başarılı dedektifidir. Sherlock Holmes hikayelerini ilginç yapansa kullanılan teknik ve mantıktır. Bütün deliller titizlikle toplanır, ön yargıdan uzak bir şekilde analiz edilir ve sonuca ulaşılır. Onun kullandığı yöntemler ve teknikler günümüzde dahi polis teşkilatlarına yardımcı olmaktadır ve Sherlock Holmes kitapları pek çok polis için bir el kitabı niteliğindedir. Günümüzde çok popüler olan CSI( Adli Tıp ve Olay Yeri Araştırma ) dizilerine ilham veren Sherlock Holmes hikayeleri cinayet dedektifliğini meslek olarak seçmiş polislere neredeyse zorunlu olarak okutulmaktadır.
    Polisiye kitapların bu en büyük üstadının eserleri hala milyonlarca okur tarafından okunmakta ve dünyanın birçok ülkesinde Sherlock Holmes kulüpleri kurularak hikayelerinde geçen kişiler günümüz dünyasında canlandırılmaktadır.
    Polisiye kitap sevenlerin bırakamayacakları bir seri...Keyifli okumalar dileriz...
    Sherlock Holmes ne zamandan beri okunucaklar listem de iken talihsiz bir günümde bulduğum bu kitap beni inanılmaz mutlu etmişti ta ki kitabı okumaya başlayana kadar:( 

Ne yazık ki sürükleyici, her detayı paylaşan bir polisiyeden çok içinde kısa kısa birçok hikaye var. Tam olaya dahil oluyorsun hızlandırılmış bir kitap olduğu için o heyecanın yeni başlamışken hemen çözümlenen cinayetten dolayı heyecanın sönüyor!!! Ne yazık ki bu kitabı ben sevmeden okudum ama en yakın zaman da hakkını vererek bir Sherlock Holmes okumaya kararlıyım...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...