30 Mayıs 2013 Perşembe

Ahmet ALTAN- SON OYUN

    Ahmet ALTAN'la ilk tanışmam En Uzun Gece kitabı ile başladı sonrasında nedense başka bir kitabını okumak için fırsatım olmadı. Ne zaman son kitabı Son Oyun çıktı o zaman işte zamanı dedim...
    Tarihimi de attım:)

    Arka Kapak;
    Daha orada, o anda en tehlikeli yanının, istediği anda şefkat uyandırabilmesi olduğunu anlamıştım. Tanrı, hep aynı emri verdi, "Şehvetten sakının." Bu emre uyamadı, çelişkilerden hoşlanan Tanrı kendi emriyle bile çatışacak kadar güçlü bir şehvet vermişti hepimize, bu zavallı kullarından o görkemli yaratıcılığının ürünü olan şehvetle dövüşmesini istemişti. Kim Tanrı'nın yarattıklarıyla baş edebilir ki? Hiçbirimiz edemedik, en masumlarımız bile rüyalarında günaha bulaştı, emre uyamadık amaşehvete karşı dikkatli olmayı, şehvetle boğuşmayı, onu bastırmak için uğraşmayı, ondan kaçmaya çalışmayı öğrendik, yenilsek de zayıf bir kalkanımız, ince bir zırhımız oldu. Şefkat öyle değildi. Tanrı şehvetin yolunu kapatırken şefkatin yolunu sonuna kadar açmıştı, kimse şefkatin yolunda yürürken tedirgin olmaz, kuşku duymaz, kaçması gerektiğini düşünmezdi. Yüzündeki gizli gülümsemesinden anlaşıldığı gibi o bunu içgüdüleriyle sezmiş, Tanrı'nın yasakladığı topraklara girmek için Tanrı'nın şefkatli bir "Truva Atı" gibi kullanmayı öğrenmişti, her erkek kapılarını açıp o atı gönül rahatlığıyla içeri alıyordu. Tanrı'nın söylemeye vakit bulamadığını söylemek bana düşecekti, "Güzel kadnların uyandırdığı şefkatten korkun."

    408 sayfayı bir solukta okuyabileceğiniz harika bir roman. Son Oyun'u okumadan önce ne yazık ki fazlasıyla olumsuz yorumlar alarak başlamama rağmen ben keyif alarak okumaya çalıştım:) Yazı yazmak bana göre Dünya'nın en zor işi eminim bunu okuyan azıcık ucundan yazmaya başlayan ya da yazan herkes benim gibi düşünüyordur. O yüzden insanların kitapları ağır bir şekilde eleştirmelerine dayanamıyorum. Son Oyun'u okuduktan sonra ne demek istediğimi çok iyi anlıyacaksınız!!!
    Kitapta roman yazmak için kendine sakin ve huzurlu bir kasaba arayan bir yazar'ın başından geçenleri anlatıyor. Deniz kıyısında şirin mi şirin bir kasaba buldum diye sevinirken yazarımız kasaba da olan cinayetlerden, kumpaslardan, hazineden, saçma sapan ilişkilerden habersizdi. Olayların içine girmeye başladıkça olaylar daha da gizemli bir hal aldı. Bir de bu karmaşanın içine aşk, seks, şehvet girince okunası bir roman olmuş Son Oyun. Yaz'ın kumsalda ne okusam diyorsanız Son Oyun da doğru tercih derim...

28 Mayıs 2013 Salı

Yaşar KEMAL- ÇIPLAK DENİZ ÇIPLAK ADA- BİR ADA HİKAYESİ 4

   Bir Ada Hikayesi'nin sonuncu kitabı olan Çıplak Deniz Çıplak Ada ile dörtlemenin ne yazık ki sonuna geldik:( Yaşar KEMAL okumaya o kadar alışmışım ki sanırım özliyeceğim ama bu özlemi en yakın zamanda İnce Memed serisine başlayarak bitirmeyi planlıyorum... Çıplak Deniz Çıplak Ada yazımı okumadan önce serinin ilk kitabı Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana , ikinci kitabı;Karıncanın Su İçtiği , üçüncü ise Tanyeri Horozları'nı okuyabilirsiniz!
    Tarihimi de attım:)
    Arka Kapak;
    Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan'a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır.

    Dörtlünün son kitabı Çıplak Deniz Çıplak Ada'da, geçmişin yaraları kapanmaya yüz tutmuştur ama tam olarak değil. Lena Ana'nın hasretle yolunu beklediği kayıp oğulları geri dönmüştür ama bütün balıkçıların reisi Hıristo'nun başına beklenmedik bir olay gelir.

   "Yaşar Kemal şiirsellikle yaşanmışın tadını birleştiren büyük bir ustadır."
                                                                                                           Hubert Juin, Le Monde, (Fransa)

    "Yaşar Kemal, insanoğlunun çektiklerini hırs dolu bir beceriyle anlatan yürekli bir yazardır. O, isyan ve öfkesini, insanlara karşı batı yazarlarında az görülen bir güvenle desteklemesini bilmiştir."
                                                                                                            New Statesman

   "Bir epik kültürün bu ölçüde derinliklerine inmiş birini daha bulmak çok güç."
                                                                                                            Norrtelje Tidning, (İsveç)

    "Yaşar Kemal çağdaş edebiyatın eşine az rastlanır devlerinden biridir."
                                                                                                           Le Figaro, (Fransa)

    Evet, Yaşar Kemal okumak zor ama dörtlemenin sonuna geldiğime bu kadar üzülebileceğimi hiç düşünmemiştim:( Karınca Adası'nın her yerini hayal dünyam da ezberlemiş, ada halkına alışmışken bu ayrılık hiç iyi olmadı! Uzun zamandan beri okuduğum hiçbir kitap mutlu sonla bitmezken dörtlemenin sonu harika bitti:) Lena Ana'nın üzüntüsü sona erdi, Poyraz Musa belasından kurtuldu, daha neler neler...
    Geçmişte bu ülkede yaşanan zor günleri anlamak, dayanışmanın, kardeşliğin ne demek olduğunu hissetmek, çok uzaklarda ki o ada da yaşananları merak ediyor bir de üstüne daha önce hiç Yaşar Kemal okumadıysanız mutlaka ama mutlaka okunması gereken harika bir dörtleme okuyacaksınız.

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Oben BUDAK- HAYVAN

   Ben genelde merak ettiğim, okunacaklar listem de olan kitapları raflarda yerini alır almaz alıp, okumayı çok severim! Hayvan da bunlardan biri; Bige'nin yarım kalan hikayesini içten içe merak etmiyordum desem yalan olurdu. Ben Bige'nin kalan hikayesini dolu dolu anlatacak bir Oben BUDAK kitabı beklerken karşıma Cemal çıktı:)
    Tarihimi de attım:)

    Arka Kapak;

    hayat=seks
    kadın=zevk
    ilişki=esaret
    aşk=yokluk

    Gazeteci, yazar Oben Budak, geçtiğimiz yazın en çok satan romanlarından FALAN FİLAN'dan sonra yeni kitabı HAYVAN'la karşımızda. Yazar bu kez insanın hayvanla imtihanını sorguluyor.

    Kimseye bağlanamayan, hayatı seksle özleştiren, kadını sadece bir zevk aracı olarak gören insan suretinde bir hayvan o. Adı CEMAL. Başarılı, zengin, yakışıklı vb. bütün sıfatları kendisinde toplayan, hayatta ne istese elde etmiş bir erkek... Gamsız görünen, gerçekte korkularını gizlemeye çalışan, acıdan korkan bir yalancı kahraman... "Hayvan olmak gibisi yok" diyen ve kendini sonuna kadar haklı bulan bir megaloman...

    Cemal'i tanıdıkça durup düşüneceksiniz: Hepimizde biraz hayvanlık yok mu? Bu "hayvan" haklı olabilir mi? Hayvan mı doğulur, haycan mı olunur? Seks yanlız ruhları doyurur mu?

    Peki Cemal, kendi gibi bir kadınla, Bige'yle tanışırsa ne olur? Kaçtığı her şey, bu deli dolu güzel kadınla hayat bulmaz mı? İşte Oben Budak, eğlenceli ve cesur anlatımıyla tüm bu sorulara cevap ararken, bizi içimizdeki hayvanla yüzleştiriyor.

    Falan Filan dan sonra heyecanla beklediğim Hayvan'ı resmen bir solukta bitirdim. Evet bitti ama Oben BUDAK sağolsun beni karmakarışık duygu ve düşüncelerle başbaşa bıraktı. 188 sayfa boyunca Cemal adında ki Hayvan'ın yaptığı hayvanlıkları okumakla kalmayıp etrafınızda da bu hayvanlardan bolca olduğunu bilmekten de rahatsız oluyorsunuz! Ama Oben o kadar güzel anlatmış ki o hissettiğiniz rahatsızlık bir süre sonra acıma ve üzülme hissini hissetmenize sebep oluyor. Aslında hiçbir hayvan isteyerek hayvan olmamış diyorsunuz...
   Ya ben asıl Bige'yi merak ettim dediğiniz anda da Bige kitap da karşınıza çıkıyor. Sanki uzun zaman sonra eski bir dostla karşılaşmış gibi seviniyorsunuz:) Sıcakları had safhada hissettiğimiz bu günlerde plajda ''ne okusam acaba?'' diye düşünüyorsanız içinde bolca seks, aşk, ayrılık, ihanet barındıran bu kitap doğru tercih:)

23 Mayıs 2013 Perşembe

Sabahattin ALİ- DEĞİRMEN

  Bir Kitap Bağımlısı olarak ne yazık ki benim de bazı yazarlara karşı takıntılarım var. Dışardan güzel gözükebiliyorlar ama beni nedense yoruyorlar. Sabahattin Ali de bunlardan biri. İlk tanışmamız Kürk Mantolu Madonna ile başlayıp sonra Kuyucaklı Yusuf , İçimizdeki Şeytan, Mahkemelerde  ile devam edip son olarak ta Değirmen'i okudum. Daha yolum uzun, Sabahattin Ali'nin tüm kitaplarını keyif ile okuyana kadar da devam edecek gibi:)
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    "İşte adaşım, sana seven bir Çingene'nin hikayesi. Çiçeklerin açtığı bir mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarında oturmak ve öpüşmek, yoruluncuya kadar öpüşmek hoş şeydir...(...) Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yanlız bu sevmektir. "

    Türk edebiyatının "özgür" sesi Sabahattin Ali'den yıllara meydan okuyan öyküler...
    Değirmen kısa kısa hikayelerden oluşan bir öykü kitabı. Üzülerek söylüyorum ki ne yazık ki benim öykü kitapları ile aram hiçbir zaman iyi olmadı. Sabahattin Ali'nin harikulade kalemi ile 16 tane öykü'yü okuyabilirsiniz. Kısa kısa hikayelerde onun yarattığı o harika dünyaya girip girip çıkmak bir Kitap Bağımlısı olarak harika bir duygu. Kısa bir soluk almak almak isterseniz harika bir tavsiyemdir size.

Ahmet SAATÇİOĞLU- PARALEL DÜNYALAR

  Twitterdan tanıştığım, Yaz'ın güzel annesi Deniz 'in Sevgili eşi Ahmet Saatçioğlu'nun kitabı çıktığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Biran önce basılmasını bekleyip, raflarda ki yerini almasını takip ederken Paralel Dünyalar kapımı çaldı! Elimde ki kitabı rafa kaldırıp, merakıma yenik düşüp hemen okumaya başladım:)
    Tarihimi de attım:) Tarih'in yanına nerden aldığımı yazmayı seven biri olarak buraya Ahmet Saatçioğlu'nun sevgili oğlu'nun ismini yazmak istedim:) Yaz ne kadar güzel bir isimdir.
    Arka Kapak;
    " Şu an geçmişten bir adım ilerdesin ve her geçen saniye gelecek geride kalıyor..."

    " Ölümsüzlüğün sırrı bulundu. "
    New York Post, 20 Mayıs 2015

    " Yıllarca ülkeyi soyan, milyonların cebinden çalan on milyon kişi kaçtı. "
    Radikal, 31 Aralık 2017

    " Mayaların kehaneti 6 yıl sonra gerçek oluyor! "
    Hürriyet, 1 Ocak 2018

    " Yapay atmosfer küreleri insanlığı kurtarmaya yetecek mi? "
    NTV, 26 Ocak 2018

    " Başbakan Suikast! "
    CNN Türk, 4 Mart 2018

    " Türkiye, Avrupa Birliğine "Hayır!" dedi. "
    Anadolu Ajansı, 3 Ekim 2018

    " Dünyada gerçek denize sahip tek yer olan Diyarbakır Küresel Turizm Merkezi görkemli bir törenle açıldı. "
    Milliyet, 1 Ocak 2020

    " Yeni dünyaya Türkiye önderliğindeki P3 ülkeleri yön veriyor. "
    Sabah, 3 Temmuz 2020
    Kitap ilk elime geldiğinde arka kapağını okuduğumda kitapla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Paralel Dünyalar bittiğinde Ahmet Saatçioğlu'na kızmadım desem yalan olmaz! Neden derseniz; bu kadar güzel bir kitabı niye bu kadar kısa yazdı ki??? 164 sayfa bana yetmedi 464 sayfa da olsaydı inanıyorum ki keyifle okurdum!
    Paralel Dünyalar gelecek tarihi anlatmaya çalışan  bir kitap. Kitabın baş kahramanlarından biri olan Levent'in hayallerini gerçekleştirmek için Deha ile yaptıklarını anlatsada bunun içine bolca hayal gücünü zorluyacak şeyler yazsada, ''vay be.. ya bu yazılanlar gerçek olursa'' dedirtse de kitabın sonunda iddaa ediyorum Paralel Dünyaları okuyan herkes şok olacak!!! Nasıl güzel bir son, onun gerçek olduğunu okurken hayal bile etmek beni inanılmaz mutlu edip, heyecanlandırdı anlatamam.
    Paralel Dünyalar Ahmet Saatçioğlu'nun ilk kitabı olmasına rağmen inanılmaz bir dili var! Şunu da Kitap Bağımlısı demişti dersiniz; Paralel Dünyalar film olsa gişe rekorları kırar! Yazarlık kariyerinde Paralel Dünyalar'ında Ahmet Saatçioğlu'nunda yolu açık olsun. Yaz tatili planları yaparken plajda sürükleyici bir kitap arayışı içindeyseniz şuan doğru yazıyı okuyorsunuz:)

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Zülfü LİVANELİ- KARDEŞİMİN HİKAYESİ

  Bu okuduğum dördüncü Zülfü LİVANELİ kitabı, daha önce Leyla'nın Evi, Serenad, Mutluluk okuduklarım arasında! En kısa zaman da tüm seri'yi kesinlikle tamamlamak istiyorum. Zülfü LİVANELİ'nin o kadar güzel bir dili var ki Kardeşimin Hikayesi basılır basılmaz hemen alıp, okumak istedim...
    Tarihimi de attım!
    Arka Kapak;

    Kardeşimin Hikayesi'ni daha okumadan Zülfü LİVANELİ yazdığı için zaten çok iyi bir kurgu olucağını biliyordum. Ama açıkcası 324. sayfa'nın sonuna geldiğimde beklediğimden daha da iyi olacağını tahmin edememişim. Bir kere Kardeşimin Hikayesini okurken kendimden o kadar çok şey buldum ki bu beni inanılmaz mutlu etti. Kitaplara aşık bir adam kitabın baş kahramanı. Kitapla ilgili aslında yazacak o kadar şey var ki ama nedense yazmak istemiyorum aksine bu yazdıklarım okuyanları daha da meraklandırsın ve herkes Kardeşimin Hikayesini okusun istiyorum! Sadece şunu söylemeliyim ki harika bir kurgu, akıcı bir hikaye, şaşırtıcı bir son, düşündüren bir kitap...

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Hande ALTAYLI- KAHPERENGİ

   Bazen bazı kitapları ertelememek gerektiğini bu kitapta çok iyi anladım. Kahperengi ne zamandır okunacak listemde olmasına rağmen bir türlü fırsat bulup okuyamamıştım. Ne zaman ki kitap dizi olup herkes kitaptan ve dizisinden fazlası ile bahsetmeye başladı işte o zaman okunacaklar listemin en başına almaya karar verdim...
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    O sabah yatakta gözlerini açtığında ise kendini iyi hissetmiyordu. Bir gece önce Fırat'ı görmek dengesini altüst etmişti. Geçmişin asla sandığımız kadar uzakta kalmadığı gerçeğiyle yüzleşmek, yeteri kadar uzağa gidemediği kaygısını doğuruyordu. Yoksa yıllar geçtikçe güçleneceğine, zayıflıyor muydu insan? Olgunlaşacağına koflaşıyor, dayanıklılığını yitiriyor muydu? Öğreneceğineunutuyor, bildiklerinden şüpheye mi düşüyordu? Geride bıraktığı onca şeyden ve onca yıldan sonra böyle yaprak gibi titremek, kendini başa dönmüş gibi hissetmesine yol açıyordu. Yürümüş, yürümüş ama hiçbir yere gidememişti. Belki de dünyanın yuvarlak olması, daima başladığın yere, yani kendine döneceğin anlamına geliyordu.

    Küçük bir Anadolu kasabasından İstanbul'un ışıklı gecelerine uzanan bir yolculuğun hikayesi. Sevginin değil, mecburiyetin birlikte tuttuğu bir ailede büyüyen Narin ilk kez aşık olduğunda yolların nihayet daha büyük yollara bağlandığını, o büyük yolların da başka şehirlere, ülkelere kavuştuğunu anlar. Ve biri gittiğinde arkasında bir yol bıraktığını. Ama o yolların nefrete, ihanete de açıldığını anlaması için aradan yılların geçmesi, dostlukların sınanması, kaybedilenlerin bulunması gerekecektir.

    Aşka Şeytan Karışır ve Maraz adlı romanları yayımladığı yıllarda en çok satanlar listesinden aylarca inmeyen Hande Altaylı'dan yaşamın içinden, samimi ve sarsıcı yeni bir roman.
    Kahperengi; Merhamet dizisini merakıma yenilip izlemeseydim daha da çok sevebiliceğim bir kitap olabilirdi! Kitabını okuduğun filmi izliyeceksin ama filmini izlediğim kitabı okumayacaksın! Tecrübe ile sabittir bana zevk vermiyor. Bunun dışında ise acayip sürükleyici, etkileyici bir anlatım diline sahip. Küçük bir kasabada geçen olaylar zinciri; sırf zengin diye çaresizlikten korkunç çirkin bir kadınla evlenen bir adam, o kadından olan üç çocuk, fakirlik, sefalet, aşk, ihanet sonrasında başlayan kaçışlar, terketmeler kısacası trajedi ile geçen bir hayat. Ama o kadar yaşanan kötü şeylerden sonra bile inanırsak başarılı olabiliceğimizi gösteren harika kanıtları var kitabın. Evet kitap çok güzel ama ben diziyi birazcık daha çok sevdiğimi söylesem yalan olmaz! Kafamda olan soruların cevabını dizide senaristlerin hayal gücü ile bulmak beni mutlu ediyor. Hem keyifle okuyacağınız sonrasında keyifle izleyebileceğiniz bir yapıt KAHPERENGİ...

10 Mayıs 2013 Cuma

Aydın BOYSAN- ŞEREFE

 ''Sanat uzun, hayat kısa'' derler ya gerçekten çok doğru bir laf! O kadar çok okumak istediğim yazar, o kadar çok kitap var ki.. daha da keşfetmediklerimi düşündükçe ya hepsini okuyamadan bu dünyadan gidersem diye korkmuyor da değilim! Bu zamana kadar neden Aydın BOYSAN okumadığımı hiç bilmemekle beraber kitabı bitirdikten sonra kendime fazlası ile kızdım...
    Tarihimi de attım...
    Arka Kapak;
    Rakı içmek bir sanattır diyor Aydın BOYSAN, "demcilik" yabana atılmayacak bir iş.

    BOYSAN Cumhuriyet'in ilanından iki yıl önce başlayan ömründe ilk yılların parlak yükselişinin ardından yaklaşık 60 yıldır birçok olayın kötüleştiğini hatta berbatlaştığını görmüş, ancak yine de tek bir tesellisi var. O da 60 yılda kalitesi iyileşen rakılar.

    BOYSAN uzun zamandır aklına koyup da henüz istediği gibi gerçekleştiremediği bir konuya, demlenme konusuna, bu kitapta yeterince değiniyor.

    Sohbet tadında anlatımıyla, Aydın BOYSAN'dan birbirinden ilginç anılar...

    Benim gibi bir Kitap Bağımlısı'nın bu zamana kadar Aydın BOYSAN'nın mizah da yazdığını bilmemesi çok büyük ayıp!!! 150 sayfada arka kapakta da yazdığı gibi gerçekten sohbet tadında başından geçen olayları hep rakı'ya bağlayarak inceden ince'ye mizah yaparak okuyucunun yüzünde hep bir tebessüm olacak şekilde yazmış. Benim gibi rakı sever biri iseniz eminim zevkle okuyacaksınız! Aklımda kalan da en çok bu zamana kadar rakı'yı ben dahil etrafımda ki herkesin yanlış içmesi. Şerefe de uzun uzadıya anlatıyor. Şiddetle tavsiye eder, kadehimi Aydın dedem'e kaldırırım:)

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Yaşar KEMAL- TANYERİ HOROZLARI- BİR ADA HİKAYESİ 3

     Tanyeri Horozları Bir Ada Hikayesi'nin üçüncü kitabı daha önce Fırat Suyu Kan Akıyor ve Karıncanın Su İçtiği 'ni sizinle paylaşmıştım. Yapı Kredi Yayınları 'nın kibar hediyelerinden biri aynı zamanda.
    Tarihimi atıp, küçük notumu da aldım:)
    Arka Kapak;
    Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden artan kalan insanların, Yunanistan'a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır.

    Tanyeri Horozları, yeni bir yaşam kurma açbası, korku, özlem, umut, sabır ve geçmişin acıları arasında, aşktan ve insan olmaktan duyulan sevincin romanıdır. Denize, adaya, insanlara duydukları aşkın geçmişin acılarıyla gölegelenmesine izin vermeyen, sevdalarını yüreklerinde sır gibi taşıyan adam gibi adamlar, kadın gibi kadınlar yüzlerini yeni bir hayata dönerler.

   " Yaşar Kemal, yirminci ve yirmi birinci yüzyıl yazınının en büyük romacılarından biridir."
                                                                                                    Barry Tharaud, (A.B.D.)

   " Yaşar Kemal'in romanlarını okumak coşkular dünyasında bir mola zamanı gibidir."
                                                                                                     Jean-Pierre Deleage, (Fransa)

   " Yaşar Kemal'in imgelemi, insan ruhunun inceliklerini kavraması, anlatımının şiirsel derinlikleri üstüne titreyeceğimiz bir sanat eseri yaratıyor. Bütün dönemlerin en iyi yapıtlarından biri."
                                                                                                      Jeremy Brooks, (İngiltere)

   " Yaşar Kemal zamanımızın en büyük epik romancısıdır. Onun romanlarını okuyan herkes bu kanıda birleşir. Zamanımızda hiçbir yazarın Yaşar Kemal'in gücüne ulaşamadığını bilmeliyiz."
                                                                                                       Torbjörn Safve, (İsviçre)
    Tanyeri Horozları Bir Ada Hikayesi'nin üçüncü kitabı! Bir devam kitabı olduğu için aslında yazılacak çok fazla şey yok diye bilirim. 441 sayfa boyunca ne okudun o zaman diye soranlara cevabım da... Poyraz'ın ada halkı için yaptıklarını, Poyraz'ın peşine düşen adamlardan kurtulma çabalarını, ada'ya yeni gelenlerin yoksulluktan benim bile göz yaşlarımı tutamadan okuduğum perişan halleri karşısında, ada halkının yine birlik beraberlik ve sevgi ile o yaraları nasıl sardığının insanlık örneğini, ada'nın okurken bile insanın ağzını sulandıran bolluğunu, balıklarını, üzümlerini, narlarını, ada'ya iyice alışan mecburiyetten sürgün yedikleri bu küçük cennete yaşayan insanların hikayesini anlatıyor.
    Bir Ada Hikayesi dörtlemesini kitap sever herkesin mutlaka okuması gerekir. Yaşar KEMAL'in o kadar güzel bir dili var ki her kitapta hayranlığım artıyor. Siz bu satırları okurken hem keyifle hem de serinin son kitabı olduğu için hüzünle Çıplak Deniz Çıplak Ada'ya başladım bile...

2 Mayıs 2013 Perşembe

Blogger Kitap Anketi- Fashion Kido

   Uzun bir aradan sonra serinin altıncı buluşmasını keyifli bir öğle yemeğinde Fashion Kido ile gerçekleştirdik. O kadar keyifli bir buluşmaydı ki üzülerek söylemem gerekirse yedik, içtik, güldük, dolu dolu sohbet ettik ama fotograf çektirmeyi unuttuk :( Ben de çareyi onun tatlı bir fotografını eklemekte buldum:)
*İlk okuduğunuz kitap?
Küçük Vampir.

*Şuan ne okuyorsunuz?

Can YÜCEL çevirisi ile Muhteşem Gatsby.

*Bu zamana kadar sizi en etkileyen kitap hangisi?

Beni etkileyen kitaplar dönemsel olarak değişiyor. Mesala ergenlikte Eroin adlı kitapken şimdi Sabahattin ALİ'den Kürk Mantolu Madonna, George ORWELL'den 1984, Aldous HUXLEY'den Cesur Yeni Dünya, Haruki MURAKAMİ'nin tüm kitapları diyebilirim.

*Ayda ortalama kaç kitap okuyorsunuz? 

Ne yazık ki zamansızlıktan bir ya da iki.

*En çok hangi tür kitapları okumayı seviyorsunuz?

Bilim Kurgu.

*Kitap alışverişinizi en çok nerden yapıyorsunuz?

Genelde D&R ve Remzi Kitapevinden.

*Kitap okuma alışkanlığınız tam olarak kaç yaşında başladı?

İlkokulda. Hatta ilkokulu Antalya da okudum, orda çok fazla kitapevi yoktu!Annem heray kız kardeşimle beni aynı kitapçıya götürür orda keyifle kitap seçerdik.

*En çok sevdiğiniz Türk yazar hangisi?

Buket UZUNER.

*En çok sevdiğiniz yabancı yazar hangisi?

Haruki MURAKAMİ ve Douglas ADAMS.

*En çok hangi yazarla tanışmak isterdiniz?

Hayatta olsaydı Aldous HUXLEY.

*Birgün kitap yazmak ister miydiniz? Konusu ne olurdu?

Hayır.

*Bu zamana kadar sizi en etkileyen kitap kahramanı hangisi?

Ne yazık ki çok hızlı okuyup unuttuğum için şudur diyebileceğim bir kahramanım yok!

*En çok kitap okumayı sevdiğiniz yer neresi?

Hayallerim de plaj da, gerçek hayatta metro da.

*Hiç korsan kitap aldınız mı?
Kendim para verip almadım ama arkadaşım alıp bana vermişti okumam için.

*Size ait bir kütüphaneniz var mı? Kütüphanenizde ortalama kaç kitap var?

Evet var. Şuan 250 kadar eşimle benim kitaplarım.

*Başucu kitaplarınız neler?

Başucu kitabım var diyemem ama bu sıralarda ortalarda duran kitap Teri Roditi AKSEL'in Küçüktüm Ufacıktım Top Oynadım Acıktım yemek kitabı:)   
                                       
Ben bu güzel sohbet için Ceren'e çok teşekkür ederim. Ona blogdan ulaşmak isterseniz tık tıkOna Twitter'dan ulaşmak isterseniz tık tıkBen Ceren'i çok sevdim eminim siz de keyifle takip ediceksiniz:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...